Aranızdan kaç kişi izledi bilmem fakat Eurovision’da şarkılar, gösterilerin çok gerisindeydi. Daha çok "benim tarzımı kabul edin" dayatması vardı, şarkı yarışması değil. Dayatma diyorum çünkü sergilenen şey, organizasyonun gerçek anlamını çok fazla arka planda bıraktı. İsteyen istediğini giymekte tabii ki özgürdür ve kimsenin buna bir şey demeye hakkı elbet yoktur ama biz o akşam şarkılar yarışacak diye zaman ayırıp izliyorsak, üzerine konuşacağımız şey de şarkılar olmalı. Kendi adıma orada kulağa illa hoş bir şarkı gelsin diye çok uğraştım. Çünkü yıllarca çok zevkle izlediğim ve heyecanla yenisini beklediğim bir yarışmaydı. Bu seneye kadarki hemen hemen her birinci seçilen şarkıyı da radyo ve diğer platformlardan sıkça duyardık. Şarkı kulakta kalıcı olurdu ve duyar duymaz mırıldanarak eşlik ederdik. Bu seneki şarkıyı hatırlayan ya da duyunca çıkaracak olanınız var mı? Evet diyenlerin çoğunlukta olduğunu pek sanmıyorum. Şarkılardan çok, nedeni bilinmez bir kimlik yarışı ya da sergisi vardı. Bu yüzden şarkı yarışması olmasına rağmen akıllarda pek şarkı kalmadı. Birinci seçilen şarkı tabii ki oldu çünkü olmak zorundaydı. Sadece bu yüzden birinci oldu. Bir şarkı yarışmasında kaliteli şarkıya yer ya da değer verilmeyip başka şeylerin ön plana çıkarılması üzücü oldu. Farklılıklar var ve bunu edelim mesajı verilmeye çalışılırken bence farklı fazla bir şey yoktu çünkü çoğu aynı farklılıktaydı. Çoğu ülke kendini şarkılardan çok şova kaptırdığından yarışma anlamının dışında bir yarışma oldu.
Tıpkı Paris yaz olimpiyatlarında olduğu gibi. Açılış töreni daha çok bir meydan okuma gibiydi. Tüm dinler ve tüm değerlere karşı bir meydan okuma.
Paris Yaz Olimpiyat Yarışmasının da Seyrinin Dışına Çıkması
Masaya Çocuk Oturtmak
Açılışın ilk sahnesi gerçek hayatla alakası olmayan bir gösteriydi. Kendini mavi rengine boyamış bir figür. Tepside kendisini insanlara sunan bir varlık. Yanında iç çamaşırından cinsel organı sarkan başka bir varlık. Masanın üzerinde tüm bunları izleyen bir çocuk. Bir çocuğun böylesi absürt bir ortamda masaya oturtulması ne demek? Hemen yanında bir erkeğe sarılan ergenlik çağında bir çocuk. Yaz Olimpiyatlarında çocuklar da yer alıyor mu? Kaldı ki alınsa bile çocukların o şekilde sergilenmesi bozuk düşüncelerin hayali olabilir mi? Ayrıca önceki nesil yeni nesli biraz rahat bıraksın. Bu Olimpiyatlar daha çok 16-23 yaşlarını kapsayan bir etkinlik. Yeni nesil üzerinden kendi içlerinde kalmış tuhaf duygularını onlara mal ederek onların fikri ve istekleri doğrultusundaymış gibi yapmasınlar. Yeni neslin böylesine sapkın mesajlar içeren tablolar sergilemeyeceğine eminim. Uzun yıllardır yaşamasına rağmen dünyaya henüz bir türlü doymayan eski kafaların düşünceleri bunlar. Farklı niyetler farklı zevkler peşinden kapalı kapılar arkasında koşturdular şimdi açık açık sergilemeye başladıklarına şahit oluyoruz.
Hz. İsa’ya İthafen Yapılmış Tabloyla Dalga Geçilmesi
Yukarıda yazılan her şey bu tablonun taklidi ile yapıldı. Kaldı ki sponsor firma da özür diledi. "Niyetimiz öyle değildi" dense de bilinçaltları kendini çoktan göstermişti. Kutsal bir dini sergileyen bir tablo ile adeta dalga geçildi. Dindar insanların, dinsiz insanlara saygı duymasını, onlara saygısızlık ederek elde edilemez. Yani burada biz farklılıklara saygı duyarız mesajının tam tersine bir reddetme olayı vardı. Bu da Olimpiyatın özüyle uyuşmadı.
Sanat Bir Bütündür
Marie Antoinette'in Fransız Devrimi'nde hainlikle suçlanmış olması ve kafasının giyotinle kesilmesi Fransa’nın kendi tarihi için önemli olabilir, iyi de sergilediler. Keşke bu tür şeylerle kalınsaydı. Fakat oradaki rezillikleri göz ardı edip buna sanat diyebilenleri anlamak imkânsız. Sanat bir bütündür ve her şeyi ile hitap edebilmeli. Masaya çocuk oturtmakla sanat yan yana asla olmaz, olamaz.
Olimpiyatın Tüm Halkalara Hitap Etmesi Gerekmez Mi?
Sonuçta bu, 5 kıta arasında yapılan bir organizasyon. Ve amacı tüm kıtalar arasında sevgi ve dostluğu simgelemektir. Çocuğun masaya oturtulması sevgi kavramını şiddetle yok etmiştir. Da Vinci’nin Hz. İsa’ya binaen çizdiği tablo ile alay edilmesi de dostluğu yok etmeye meyillidir. İnsanların dini ile alay etmenin dostlukla alakası olabilir mi?
Mahşerin Dört Atlısı Ve Renginin Soluk Olması
Yaptığım araştırmalara göre Hristiyanlıkta soluk renkli at, salgın ve hastalıkları sembolize ediyor. Şimdi açılışta sergilenen bu figür, geçmişte yaşadığımız Korona salgınını mı yoksa gelecekte olacağının tehdidini mi sembol ediyor? Kıtaları sevgi ve dostluk yerine böylesi tehdidimsi figürlerle sergilenmesinin olimpiyat yüzü ile alakası var mıdır? Hiçbir şey ifade etmiyorsa sırf gösteri olarak sunulmasının anlamı nedir?
Her Şeyin Fazlası Zarardır
Açılıştaki figürlerin çoğunun trans olmasının eşitliğin önüne geçtiği gibi görülüyor. Çok eşit olmak da ayrıca eşitsizliktir. Örneğin trans bir birey ve özünde erkek olan Cezayirli Khelif’in kadın rakipleri ile boks müsabakası yapması eşitlik midir yoksa fazla eşitlikten eşitsizlik midir? Trans birey için ayrı müsabaka olması ve şu andaki yarışmalarının da iptal edilmesi gerçek eşitlik olur. Bu kişiyle yarışan kadınların zira hakkına girilmiştir. Müsabaka Cezayirli bir kadın yarışmacı ile tekrar edilmelidir.
Bu yaşananlardan sonra birçok ülkenin yarışmadan ileriki zamanlarda çekileceğini düşünüyorum. Çünkü Olimpiyat anlamının dışına çıktı. Her bireye herkesin saygısının olması lazım. Fakat bunu daha ılımlı şekillerde gösterme yeteneğinin olması lazım. Böyle devam ederse her yeni ülke olimpiyat savaşına girecektir yarışmasına değil. Bizler insan ve seyirci olarak sevdiklerimizle hatıralarımızda kalacak güzel anılar bırakmak istiyoruz; bir an önce kafamızdan atalım olayını değil. Olimpiyatın gerçek anlamını kazanması belki gelecekteki ülkenin vereceği anlamlı bir mesajla olabilir. Olimpiyatın gerçek anlamının sevgi ve dostluk olduğunu hatırlatacak simgeler ve öğelerden oluşacağı bir mesajla.