Yangın neden çıktı? Kim yaptı? Neden aynı anda birçok yerde eş zamanlı başladı? Müdahale, yangın başladıktan bir süre sonra oldu da neden hemen harekete geçilmedi?
Helikopterlerimiz var ama uçağımız yok mu? Varsa kaç tane var? Tüm helikopterler uçak mı sayılıyor?
Hani bizim gibi doğal felaketleri sık sık yaşayan bir ülkede, orman yangınlarının tahribatını bilmemek imkânsızken neden başka uçaklar kullanılmıyor?
Uçağımız yoksa birçok milletvekilinin uçağı daha mı önemli şeyler yapıyor? Ülke olarak bu kadar aciz miyiz?
İşe alınırken o işi öğrenmiş mi, eğitim almış mı diye düşünmeden tüm kargaşa içinde bir şey yapamadan bekleyen görevlileri neden seçeriz?
Orman arazilerinin kamu yararı kapsamına alınarak turizm yatırımcılarına açılma yetkisi neden aniden Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildi?
Bu soruları sormuyorum, sormayacağım. Cevap da aramıyorum, siz de aramayın, boşuna yorulursunuz.
Her taraf sessizlik içinde… Olupbittiyle ilgili hiçbir ses yok, yalnızca hâlâ yanıyoruz ve bizim sessizliğimize inat, orman içindeki canlılar çığlık çığlığa…
İnsanlar dumandan etkilenip nefes almakta zorluk yaşıyor, özellikle çocuklar.
BİYOLOJİK SAVAŞ İÇİNDEYİZ
Malum, insanız, yemek dürtümüzün önüne geçemiyoruz.
Sebze reyonu bomboş. Öyle ya Ayşe teyzenin üniversitedeki oğlunu okutmak için emek vererek, uğraşarak kurduğu bahçesi yok artık.
Köylümüz yok, sebzemiz yok, pazarımızı bilmiyoruz. Toprak ne zaman bağışlarsa o zaman olur belki.
Genci, yaşlısı gece nöbet tutuyor kendi evini, ailesini, bölgesini korumak için. Kendi cezasını da kendi kesmeye kalkıyor ve oradan geçen yabancı plakalı birilerine kontrolsüz öfkesini kusuyor, bir kişi ölüyor.
Aynı iş yerinde uzun zamandır birlikte çalıştığı arkadaşını sırf Mardinli veya Diyarbakırlı olduğu için suçlu gibi görüyor.
Siyaset kirli ve arkasındaki planları bizler bilmiyoruz, bilmeyeceğiz de.
Ben ve benim gibi düşününler olarak evi yanarken anıları giden ve çaresizce bakan gözü̈ yaşlı kadından, canı yandığı hâlde sesini çıkaramayan hayvanlardan, her bir yaprağının altında huzur bulduğumuz ağaçlardan, ağılda kalıp kapıları açılmayarak yanan varlıklardan, börtü böcekten özür diliyorum.
Biyolojik bir savaş̧ içindeyiz. Turizm yok edildi, tarım yok edildi, sağlığımız tehlikede.
Canlılara yaşama alanı bırakmayan bu dönemde tek şansımız birlikte aklıselim hareket etmek.