Yaşanmışlıklar, edinilen tecrübeler, olaylar karşısındaki çıkarsamalar, ulaşılan sonuçların analizi, değerlendirmeler… Bunların hepsi yol göstericilerimiz… İlla ki kendimizin birebir yaşaması da gerekmiyor ki...
Bir arkadaşımızın anlatımında, okuduğumuz kitaplarda, karşılaştığımız olaylarda, dünya gündeminde, haberlerde, tarihi olaylarda, olgularda her yerde bu yaşanmışlıkları, tecrübeleri görebiliyoruz. Bakmasını bildiğimizde zenginleştirip aklımızı açıyor, boyutlu görmemizi, sonuçları kestirebilmemizi sağlıyor, yani öngörümüzü güçlendiriyor. Gidişatı, geleceği tahmin etmek için falcı bacı olmaya gerek yok. Yaşanmışlıklar, deneyimler bu gücü bize verebiliyor.
Filozof Voltaire de kazanabileceğimiz bu gücün farkına vararak ta 18. yüzyılda bu konuya atıfta bulunmuş: “Acaba dünyada başkalarının tecrübelerinden istifade edecek kadar akıllı bir insan var mıdır?”
Biz farkında olmasak da hayatta ders alabileceğimiz, ne çok konu, ne çok öğretmenimiz var. Bazı tecrübeleri öğrenmek çok masraflı, çok acı olsa da aynı zamanda bizlere güç kazandırandır. Belki de Oscar Wilde’ın dediği gibi tecrübeler hatalarımıza verdiğimiz addır, bu yüzden bizde kalıcıdırlar.
Sanatta biyografilerde çıkar karşımıza tecrübeler, oldum olası sevdim bu türü hem sinemada hem edebiyatta… Hayat hikâyeleridir onlar, gizli öğütlerdir.
Üstünlük kurmak için yapılan tüm hamlelerde, insan ilişkilerinde, ülke ilişkilerinde, savaşlarda, kavgalarda olanları üçüncü bir gözle görmek empati yönümüze seslenir ve biz bu acıları ne yaşamak ne de yaşatmak isteriz.
Hayat bir döngü, bu çemberde iyi olandan, güzel olandan yana tercihlerimizi kullandığımızda yolumuz güzelleşir, yeşeririz.
Hep güzel deneyim ve tecrübelerle karşılaşmamız dileğiyle,
Sevgi ve saygılarımla,