Geçenlerde, vatan ile ilgili bir sohbete denk geldim. Soru şuydu: “Doğduğun yer mi yoksa doyduğun yer mi vatanın?” Bu soru üzerine vatanın benim için ne ifade ettiğini, bende neyi çağrıştırdığını düşündüm. Ankara’da doğmuş, orada büyümüş, eğitimine orada başlamış ve sonradan buraya getirilmiş ikinci nesil olan bende vatan kelimesi ne anlam ifade ediyordu?
Çocukluk dönemimde, vatanım, o küçük mahallemde, sığındığım gecekondumuzdu. İki göz odasıyla kocaman balkonuyla zengin bahçesiyle yaşadığımız evimizdi. Soğuk havalarda gaz lambasının ışığında, sobada çıtırdayarak yanan odunun verdiği sıcacık huzurla yaşadığımız gecekondumuzdu. Tabii ki geçirdiğimiz tüm çetin kışlarda bizi koruyan, kollayan gecekondumuz vatanımızdı. Sonrasında gelen baharlarıyla yazlarıyla çocukluğumun ilk yıllarında tanımaya başladım bir yere ait olma duygusunu.
Peki, vatan neydi, neyi çağrıştırıyordu? İlk ve ortaokulda, tarih dersinde öğrendiklerim haricinde bu konu üzerine hiç düşünmemiştim, ta ki Almanya’ya gelene kadar.
Buraya geldikten sonra daha yerimden köklerimin kopartılmasının acısını hazmedemeden, getirildiğim yeni dünyamda içimdeki boşlukla yüzleşirken, vatanımı aramaya başlamıştım bile köklerimi toprağa salarken.
Burada, Hamburg’da sık sık vatan kavramıyla ilgili soruları da duydum. Bu sorular şöyleydi: “Nerede kendini vatanında hissediyorsun, Türkiye’de mi, Almanya’da mı? “Geri dönmeyi düşünüyor musun?”, “Geri dönecek misin?”
BABAMIN SÖZÜ
Rahmetli babamın bir sözü vardı, genelde bu soruları onunla cevaplardım. “İnsanın doğduğu yer değil, doyduğu yer vatanıdır.” derdim. “Ana vatanım Türkiye, baba vatanım Almanya.” gibi söylemlerim de olmuştur.
Kırk küsur yıldır Almanya’nın Hamburg şehrinde yaşıyorum. Burada okula gittim, büyüdüm, kültürüne entegre oldum, insanlarına, düzenine alıştım.
Burada yetiştim, meslek hayatına atıldım. Burada iki çocuk dünyaya getirdim, onları büyüttüm, onlarla ilgilendim. Çocuklarımı doğal olarak yaşadığımız şehirdeki hayata hazırladım. Şimdilerde, burada üçüncü nesilden dördüncü nesil olarak doğmuş üç torun sahibi bir anneanne olmanın keyfini sürüyorum.
Bu şehirde, iyi kötü anılarımı biriktirdim. İyisiyle kötüsüyle girdisiyle çıktısıyla bu şehri tanıdım. Bazen bir ağaç gibi tek başıma, bazen de bir orman gibi kalabalığın tam da ortasında.
Bu şehri sorduklarında onu vatanım diye tanımladım her seferinde, fazla düşünmeden. Doğduğum topraklara özlem duysam da zaman geçtikçe o bağ ve özlem gittikçe zayıfladı ve zamanla tamamen yok oldu.
Bu şehri vatanım diye bildim ve bu şehirde ne yaptıysam severek yaptım.
Bazen en önde rengârenk bazen de arkalarda bir yerde sis pelerinine sarılarak yoluma devam ettim.
Elli küsur yaşındayım, vatanın aslında ne olduğunu kendimce anca bu yaşımda keşfettim.
VATAN, KENDİNİ GÜVENDE HİSSETTİĞİN YERDİR
Vatan ne biliyor musunuz?
Vatan, kendini şartlar ne olursa olsun güvende hissettiğin yerdir. Yıllar sonra anladım ki vatan, kendimi ve çocuklarımın her alanda güvende olduğunu bildiğim yermiş. Denildiği gibi doğduğum ya da doyduğum topraklar da değilmiş. Doğduğum yer, coğrafyada sadece bir nokta olarak kaldı, karnımı da işimin gücümün olduğu her yerde doyururum.
Nereye savrulursam savrulayım, başıma ne gelirse gelsin yoluma devam ederken vatan duygusunu sadece ve sadece güven içinde yaşadığım yerde bulabilirim.
Nereye gidersem gideyim vatan, güvende olduğumu anlayınca vatanımmış.