Yasemin Murat Arslan


Benim de Kızıma Öğütlerim Var

Anne olmak üzerine, kadın olmak üzerine çok yazılar yazıldı, yazılıyor ve yazılmaya da devam edecek.


Anne olmak üzerine, kadın olmak üzerine çok yazılar yazıldı, yazılıyor ve yazılmaya da devam edecek.

Kız Çocuklarının Değerinin Anlaşılması

Hani Anadolu’da, yada Anadolu kültürüne benzeyen bazı kültürlerde kız çocukları bazı ailelerde aile içerisinde sanki ikinci sınıf vatandaş gibi görülüyor yada görülüyordu ya. Umarım artık her anne, her baba için kızlarına bakış açısı değişmiştir. Mesela mal paylaşımında hiç hakkı yok, yada erkek kardeşinden üçte bir gibi daha az hakka sahip gibi. Ev içerisinde bir iş yapılıyorsa anne yada babanın yardımcısı gibi genellikle kız çocukları olduğu gibi. Özellikle tarımla, hayvancılıkla geçimini sağlayan ailelerde kızlar, kadınlar asıl işi yapanlar, ama paranın neye harcadığına erkekler karar verirler gibi birçok örnek verilebilir.

Bir kız çocuğu, daha dünyaya gelmesine sebep olan anne ve babası tarafından değer görmüyorsa eğer. Anne ve babası bile onu dünyaya getirirken, yada dünyaya geldiği günden itibaren kendi çıkar ve hizmetlerini yapacak bir birey gözüyle bakıyorlarsa, o kız kimin gözünde kendine ait istekleri, duyguları olan bir birey olarak kabul görebilir?

Küçük Yaşlardan İtibaren Rollere Yönlendirme

Birçok toplumda kız çocuğu daha üç yaşında hadi bana bir bardak su getir le birilerine hizmet etmeye alıştırılır. Suyu alıp getirdiğinde ise alkışlanır, övülür, yanağına bir öpücük kondurulur. Böylece her bir yaptığı hizmet için övülüp alkışlanarak ve yanağına öpücük kondurulan hizmet etmek o çocuğa güzel bir davranış olarak empoze edilir. 

O henüz bilincinde değildir kendisine o yaşlarda bu şekilde davrananların ilerde kendilerine ve etrafındaki insanlara hizmet etmeye alıştırmaya çalışıldığının. Yetişkin bir yaşa geldiğinde bütün bu alkışların kendisine farkında bile olmadan bir çok görevleri nasıl yüklediğinin bir çok kadın anlamlandıramaya biliyor. Ve günün birinde artık yaptığı hizmetlerin alkışla , yanağına kondurulan bir öpücükle taktir edilmek yerine bütün omuzlarına yüklenmiş sorumlulukların bir tanesini yerine getirmediğinde azar işiteceğinin, hatta dayak bile yiyebileceğini henüz o yaşlarda bilemiyordur. Bir gün sadece su getirmekle kalmayıp daha başka sorumluluklar yüklendiğini,  yükleneceğini fark ettiğinde belli bir yaşa gelmiştir ve her yaptığı hizmetin onun üzerinde bir görev olduğunu fark ettiğinde iş işten geçmiştir.

Överek, alkışlayarak, yanağına öpücükler kondurarak o küçük kızın bütün kendi benliğini ele geçirmiş olan ilk başta anne ve babası gibi en yakınları onu her işe koşturmaya başlarlar. Onunla ilgili bütün kararları da yine onlar verirler.  Kardeşlerine bakmak, ev işinde annesinin asistanlığını yapmak, babası eve geldiğinde babasının çay, kahve, yemek ihtiyaçlarını karşılamak, belki babasının tamir ettiği her hangi bir işte onun yanında olmak ve ayak işlerini üstlenmek, varsa bağ bahçe, hayvanların bakımı gibi işlerde yardımcı olmak artık onun için alkışlanması gerekmeyen, takdir ve övgüye gerek görülmeyen görevleri haline gelmiştir. Varsa dedesi, ninesi onların da bir çok ihtiyaçlarından sorumlu tutulmaya başlanmıştır. Karşı çıkarsa kötü olmakla, asi olmakla suçlanır. 

Özgürlük ve Değer

Evlendirirken de karşı tarafa hizmet etmesi hakkında öğütler verilir. Karşı taraf da zaten hizmetine bakıp ona göre doğru gelin adayı kararına varmışlardır, o yüzden de talip olmuşlardır muhtemelen. Oğullarına eşten çok kendilerine hizmetçi arayan kişilerdir talip olanlar belkide. Hatta ailesi onu gelin ederken kapıyı arkasından öyle bir kapatırlar dı ki , bu evden gelinlikle çıkıyorsun, ancak kefenle girersin gibi de bir lafı esirgemezler di. Neymiş efendim, kurduğu  yuvanın bozulmaması İçin öyle söylemek ve öyle de davranmak gerekirmiş. O saatten sonra iki ailesi vardır. Yani her iki tarafta da hizmet söz konusu olduğunda görevlidir. Gider annesinin işini yapar, gelir kayınvalidesinin işini yapar. İş olunca en öne onu sürenler, sofraya gelince, gezmeye gelince, mal paylaşımına gelince en sona bırakırlar. Herkes doysun oda artık ne kalırsa idare etmelidir. Herkes gezebilir ama o evde işlerin başında olmak zorundadır. Mal , miras paylaşırken hakkını isterse kötü bir kardeştir. 

Bir de kendi çocukları eklenince annelik içgüdüsü ile zaten kendini ikinci sıraya atmaya programlanmış kişi artık, hizmet listesine çocuklarının da eklenmesiyle gece gündüz hep birilerine hizmet etmesi kaçınılmaz bir hale gelir. Çocuğu dokuz ay karnında taşıyan o isim verirken fikri bile sorulmayan yine o olur. Çocuklarını kendi doğrularına göre eğitme hakkı bile verilmez. O çocuğuna her hangi bir davranışından dolayı bir yasak koymaya kalksa aile büyükleri girer araya hükmü kalmaz onun bir anne olarak çocuğuna söylediği sözün. Kendiside bu durumu artık öyle kabullenmiştir ki başka türlüsünü kendine kendisi de yakıştıramaz. Çünkü ondan beklenen büyüklerine saygı göstermesidir. Kendi kendisini o derece değersiniz hissetmesini sağlamışlardırki, ben de varım, ben de istiyorum, ben farklı düşünüyorum deme gibi bir hakkı olduğunun farkında değildir. Onun en büyük görevi her isteneni yapmak, her beklenene yetişmek, herkesi mutlu etmektir. Kendisinin ne istediği, ne beklediği, mutlu olup olmadığı bir önem taşımaz. Yuvayı dişi kuş kurar diyerekte en adam olmaz bir eşe sahip olsada bir şekilde idare etmesi gerekiyordur. Mutsuz da olsa, her türlü saygısızlıkla da karşı karşıya kalsa yuvasını bozmamalıdır. Oysaki  yuvası gerçekten yuva olan hiç bir kadının o mekanı terk etmesi mümkün değildir.

O yüzden diyorum ki, Devir artık değişti. Değişmediyse de değişmeli. 

Bir kız annesi olarak benim de kızıma öğütlerim var. Ben de kızıma diyorum ki; bu evden gelinlikle değil ne şekilde çıkarsan çık, geri gelmek istediğin her an sana kapım sonuna kadar açık. Eğerki gönlünü kaptırdığın, mutluluk ümitleriyle hayatını birleştirdiğin eşim, hayat arkadaşım dediğin kişi senin değerini bilmiyorsa, hiç zaman kaybetmeden uzaklaş ordan diyorum. 

İşine geldiğinde hayat müşterek, işine gelmediği yerde sen kadınsın elinin hamuruyla karışma, bu senin görevin mecbur yapacaksın diyorsa, bilki yanlış yerdesin, yanlış bir seçim yapmışsın, yanlış seçtin diye katlanmak zorunda değilsin diyorum. 

Hayatı seninle omuzlamak yerine kendi sorunlarıyla seni boğuyorsa yanlış bir ilişkinin, yanlış bir evliliğin içinde olduğunu bil ve yol yakınken dön geriye diyorum. 

Senin aklına hayran olmak zorunda değil ama aklınla alay etmesine asla izin verme diyorum. 

Ben seni hizmetçi olarak dünyaya getirmedim.

Ben seni birilerine hizmetçi, birilerine köle, birilerinin seni ezerek kendi egosunu tatmin etmesi için getirmedim bu dünyaya diyorum. 

Kişiliği gelişmemiş, ne istediğini bilmeyen bir erkeğin hayatını düzene sokup, onu mutlu etmek için doğurmadım seni diyorum. Yanında hiç kimse olmasada hayatta olduğum sürece, nasılki daha doğmadan ve bugüne kadar sen benim hep önceliğim olmuşsan bundan sonrada aynı şekilde benim önceliğim her daim sen olacaksın diyorum. 

Senin saçının teline zarar verecek hiçbir kişiyi adam yerine koymam, saygı duymam, ona tahammül etmem söz konusu olamaz diyorum. 

Sen benim için çok ama çok değerlisin ve ben seni kimselere ezdirmem diyorum. Ve ben varken senin sırtın asla yere gelmez diyorum. 

İki elim kanda da olsa sen çağırmışsan ben çıkar gelirim diyorum. Sen kendini bilmez bir erkeğin egosunu tatmin etmek için hırpalayıp, hor gördüğü, canını yaktığı bir kadın olmak için gelmedin bu dünyaya diyorum.  Sen önce nadide bir çiçek gibi bana verilmiş dünyanın en güzel varlığısın, belki yine senin gibi çok değerli

nadide bir çiçeği dünyaya getirip ona kol kanat geren, sevgiyle sarılıp sarmalayan bir anne olacaksın. 

Ama asla birilerinin hizmetçisi, ego tatmincisi , onların çirkin tabirleriyle ellerinin kiri olmayacaksın diyorum. Diyorum ki kendinin ne kadar değerli olduğunu bilsin, hissetsin. Ve asla değer görmediği, kendini iyi hissetmediği bir yerde olmak için kendini mecbur hissetmesin. 

Kız çocuklarımızı kimseye muhtaç olmayacak şekilde kendi ayakları üzerinde duracak insanlar olarak yetiştiriyoruz derken, hem kendi işlerine, hem de başkalarının işlerine koşan ve bu arada kendini unutan insanlar haline getirmeyelim. 

Çocukken ne gördüğümüz, ne yaşadığımız, kendimizi nasıl hissettiğimiz bizim yetişkin yaşlarımızda neyi, nasıl yaşayacağımızın temelini oluşturur. 

Bu bağlamda 8 Mart kadınlar günümüz kutlu olsun. 

 

Adıyaman

05.12.2024

  • İMSAK 05:54
  • GÜNEŞ 07:20
  • ÖĞLE 12:23
  • İKİNDİ 14:54
  • AKŞAM 17:15
  • YATSI 18:36

Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Şen: 'Türkiye Alman şirketlere enerjide sürdürebilir çözümlerde ortaklık sunuyor'

Danimarka'da, yabancı bayrakların dalgalandırılmasını sınırlandıran yasa kabul edildi

Almanya'daki seçmen sayısının yaklaşık 59,2 milyon olduğu açıklandı

Bir Bavul Dolu Hikâye – Çocuklar İçin Masallar

SEMİH NARLI “YARIM KALAN HAYALİN PEŞİNDEYİZ”

Hannover, Almanya’nın İlk "Yardımcı Köpek Dostu Belediyesi" Oldu