Her ne kadar birbirimizden farklı toplumlara, dillere, dini inanışlara, boya, posa, renge sahip olsak da birkaç ortak noktamız var bizi birbirimize yaklaştıran, insanlaştıran. Çocuklarımıza olan sevgimizdir en büyük olanı. Çocukluğumuzdan beri ölesiye çok sevdiğimiz anne ve babalarımızı bile onlar için feda edebilecek boyutta severiz çocuklarımızı. Öyle ki, anne ve babalarımız dahi "Onları neden seçtiniz?" diye kızmazlar, gönül koymazlar bizlere. Çünkü konuya hâkimdirler. Sizden önce tanımış, hissetmişlerdir bu olguyu.
Ama...
Ama bu ortak duygunun kırıntısına sahip olmayan insanları da barındırıyoruz içimizde, her nedense. Söküp atamıyoruz, her nedense. Orada duruyor olduklarını gördüğümüz, hissettiğimiz hâlde. Bize dokunmayan yılanları yağlayıp, besliyoruz sokaklarımızda. Kapımızdan uzak, komşuya yakın.
Narin ya da...
Bir yerlerde, bizden uzakta olmasa da, bize ait olmayan ya da bizim ait olmadığımız bir köyde, kara kara bulutlar altında fırtınalar koptu. Ardından büyük bir sis çöktü köyün üstüne. Göremedik o sisin ardındaki vahşeti. Birileri de istemedi o sisin dağılmasını. Köy meydanında İblis, bir beyaz meleği infaz ederken, herkes izledi İblis'in bu seremonisini. Hatta çoğu bu seansa maskelerini takıp, kanını altın taslarda içerek katıldılar. Ardından kör oldular olan bitene, ağızlarındaki kan daha kurumamışken. Karanlık yerini şafağa bırakırken tekrar masum köylüye döndü zombiler, zombi seviciler.
Parkta oynarken düşen çocuğuna koşup yerden kaldıran, deli gibi öpen anne; kızının ayak parmağını vurduğu taşı tekmeleyerek kendince cezalandıran baba; torunu için tüm yolu yürüyerek kat çıkan nineler, dedeler; kardeşi için sokaklarda fedai gibi dolaşan abiler... Artık çocuklarınıza daha sıkı sarılın ve koruma sınırlarını genişletin. Çünkü İblis kendini güçlendirdi. Artık her kapı için tehlike hâline geldi.
Toplumsal temizlik zamanı başlasın. İdamı suçlunun kurtuluşu olarak görüp karşı olmalıyız. Bazı suç gruplarının mensupları yaşamalı, uzun uzun, kilit altında, demir parmaklıklar gibi paslanıp çürümeliler karanlık deliklerde. Ve narinler okula gitmeli, oyunlar oynayıp mutlu bir şekilde, uzun yaşamalılar.
Uçup giden tüm çocuklara...