Almanya’da seçimin yaklaştığı şu günlerde, birçok kişinin kafasındaki soru: Kim kazanacak? Tekrar bir koalisyon hükümeti kurulma ihtimali olabilir mi? Olası koalisyon hükümeti sağ partilerden mi, sol partilerden mi oluşacak? Yoksa yine bir karma koalisyon mu olacak?
Almanya’da seçim çığırtkanlığı biraz daha sakin geçer. Sokaklarda parti arabalarının bağıra bağıra gezdiğini göremezsiniz. Politikacılar kendilerini tanıtmak için farklı yöntemler kullanırlar. Adayların afişleri, yol kenarlarına ve yoğun meydanlara belli bir boyutta asılır. Bazı yerlerde ise partiler, simgelerini balon, kalem gibi eşyaları dağıtarak tanıtım yaparlar. Ancak Türkiye’deki gibi bangır bangır bağırmazlar.
Şu anda da aktif bir şekilde, partiler ve politikacılar, politikayla yakından ilgilenen kişiler ve dernekler aracılığıyla seçmenle buluşmaya, kampanyalarını yürütmeye devam ediyorlar. Dernekler, destekledikleri politikacıları konuk ederek onlara platform sağlıyor.
Diğer taraftan, birçok yayın organı istatistik oluşturmaya çalışıyor. Birkaç hafta önce bir Alman yayın organı tarafından ben de arandım. "Hangi partiye oyunuzu vereceksiniz? Geçen seçimde hangi partiye oy verdiniz?" gibi birçok soru sordular. Çok özel olduğunu düşünerek bazı sorulara cevap vermeme hakkımı kullandım ve bazılarını cevapsız bıraktım.
Malum, bu bir erken seçim. Erken seçim her zaman, iktidarın mevcut şekilde devam edemeyeceği anlaşıldığında yapılır. Yani Almanya’da bu üçlü koalisyon hükümeti, artık birlikte devam edemeyeceklerini kabul ettiği için erken seçime gitme kararlılığı aldı.
Baştan beri belli değil miydi? Bence belliydi. Ancak illaki o koltuğa oturmak isteyenler, kendilerine ters düştüğünü bile bile, o partinin isteklerine boyun eğerek "her şeye rağmen" bu koalisyon hükümetini kurdular.
Bu şekilde davranmakla, kendilerine telafisi neredeyse mümkün olmayan bir zarar vermiş oldular.
Yalnızca bununla da kalmadılar. Daha düne kadar "çiçeğe, böceğe zarar gelmesin, tabiatı koruyalım" diye sloganlar atanlar, bu dönemde kayıtsız şartsız savaşların ve silah tedarikinin destekçisi oldular. Bu tutarsızlık, seçmenlerinin büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğrattı.
Özellikle bu son koalisyon hükümeti içerisindeki bir parti, eskiden yeni oto yolların yapılmasına, farklı enerji kaynaklarının kullanılmasına, silah ticaretine karşı çıkarken, bu dönemde Almanya tarihinde eşi görülmemiş bir silah ticareti gerçekleştirildi.
Hani doğayı, çiçekleri, böcekleri korumaktan bahsediyordunuz? Ne oldu şimdi? Siz, bütün tabiata, insanlara, hayvanlara, çocuklara zarar verdiniz. Bu durumda biz seçmenler size nasıl inanıp nasıl güveneceğiz?
Yani demem o ki; eleştirmek ve "daha iyisini yapacağım" demek kolay. Ancak iş başa düştüğünde, o sözleri yerine getirmek bambaşka bir şey.
Siyaset, güreş gibidir. Karşınızdaki sizi her zaman gücülü olduğu için yenmez. Sizin gücsüzlüğünüz, kararsızlığınızı ve tutarsızlığınızı fark edip sizi alt eder. Oysa ki gerçek bir siyasetçinin, kendi fikri ve duruşu olmalıdır. Fikrinin zikriyle örtüşmesi gerekir. Aksi takdirde, kısa süreli bir başarının ardından uzun vadede kaybolmaya mahkûm olursunuz.
Etrafımdaki altmış yaş altı vatandaşların, bu partilere uzun bir süre daha oy vermeyeceklerini söylediklerini duyuyorum. Seçmen, sol partilere oy veriyorsa daha sol bir partiye, sağ partilere oy veriyorsa daha sağa yöneliyor. Aşırı sağ karşıtı olduklarını söyleyen politikacıların yanlış politikaları, ironi bir şekilde aşırı sağı daha da güclendirdi.
Son olarak, seçme hakkınızı mutlaka kullanın. "Küçük partiye oy verirsem boşa gider" düşüncesi yanlıştır. Doğru bulduğunuz partiye oy verin.
Hakkımızda hayırlısı olması dileğiyle.