Didem GÜLCE


ANADOLU İRFANI

Yıllarca "Anadolu irfanı" dedik. Oysa burası, insanların hep birbiriyle uğraştığı, birbirini çekemediği, takdir etmeyi bilmediği, türlü rezaletlerin hep halı altına süpürüldüğü yerdir.


Yıllarca "Anadolu irfanı" dedik. Oysa burası, insanların hep birbiriyle uğraştığı, birbirini çekemediği, takdir etmeyi bilmediği, türlü rezaletlerin hep halı altına süpürüldüğü yerdir. Anadolu'da, yanlış bir işin ortaya çıkması, o yanlışın yapılmasından daha önemli bir meseledir. Çoğunluk, genel akışa tabi olur, "böyle gelmiş böyle gider" diye kabullenir, uzaktan izlemeyi tercih eder, sadece arkadan veya kapalı kapılar ardında konuşur. Başkası risk alsın ve dert edinsin der, "neme lazım" diye düşünür, sadece kendi derdiyle ilgilenir, halden anlamaz ve bir şeyleri hep başkalarından bekler. Sürü halinde yaşayan sıradan insanların değer yargıları yoktur. Toksik bir aileden ve vasat bir toplumdan bir yaşama paketi alır ve onları asla sorgulamadan; tüm hayatlarını, bu çarkın niteliksiz dişlisi olarak kabullenip yaşarlar. Yani irfan gitmiş, içinde akıl ve bilim olmayan kuru bir Anadolu kalmıştır.

Şimdi anladınız mı “kol kırılır, yen içinde kalır” kültürünün zararlarını? Orada kırılan kol hep kızlar ve kadınlar oluyor, ne acıdır ki. Tacize uğrayan, tecavüze uğrayan, istismar edilen, şiddete uğrayan hep kızlar ve kadınlar. O geçmişten gelen kokuşmuş sözde kültürel yapı değişmeden, Narin’ler ve Sıla bebekler bitmeyecek, ne yazık ki. Bu coğrafya, dürüst yaşayan, işini hakkıyla yapan, kimseye yaslanmak zorunda hissetmeyen, bir sürünün parçası haline gelmek istemeyen, kasaba kurnazlığından anlamayan, iyi niyetli, yumuşak huylu, açık sözlü ve empati becerisi gelişmiş insanlar için oldukça yorucu bir yer. Ne kadar yetenekli olursan ol, seni anlamayan bir toplumda asla ilerleyemezsin. Bu toplumda yetişmiş insan sorunu yoktur aslında. Kendi iyi yetiştirmiş nitelikli insanların sistematik olarak dışlanması sorunu vardır. Dahası, bu insanların yerine vasat, muhteris, el etek öpen, güce zaafı olan silik karakterlerin özellikle tercih edilmesi gibi bir ahlak problemi var. Çok zengin olsanız bile, bu ülkede yaşamak zor. Çünkü parayla satın alabileceğiniz kaliteli bir hayat şansınız yok. Her şeyin lüksünü alabilirsiniz ama kaliteli insanlardan oluşan huzurlu ve güvenli bir toplumu nereden alabilirsiniz? Bunun içindir ki, kendini mesleki anlamda donanımlı hale getirmiş insanlar ve kaliteli kişiler Avrupa’nın yolunu tutuyor.

Şark'ın kaderi, Enbiya mucizeleri ve olağanüstü hikâyeleri ile başlayan dindarlık serüveni, evliya kerametleri ve menkıbeleri ile devam eder. Yetişkin yaşa gelince çok az bir kısmımız yeni okumalara başlar; okudukça bize anlatılanların çoğunun hayallerimizi süsleyen içi boş masallar olduğunu anlar. Bir kısmımız ise bize anlatılan masalları sorgulayanlara kulak kabartır, duyduğu yeni bilgilerle eskinin saçmalıklarını anlar, öğrendikçe acı gerçekle karşılaşır ve "şoktayım, tüm ezberler bozuluyor" gibi reaksiyonlar gösterir.

Ahlaklı toplum yetişmesi için günlük 8 milyon dolar harcayan Diyanetimiz var neyse ki. Popolarında yaprakla dolanan kabilelerde çocuklar ölmüyor. En büyük vahşi yabani hayvanlar bile 2 yaşında bebeğe cinsel tacizde bulunmuyor. Çocuğa tecavüz eden Müslüman, kadına tecavüz eden Müslüman, hayvana tecavüz eden Müslüman. Çocuk öldüren Müslüman, kadın öldüren Müslüman, insan yakan Müslüman. Dünyayı zindan ettiler sonunda, cehenneme gerek kalmadı. Din bizi daha iyi insan haline getirmeli. İbadetler ötekine karşı duyarlılığımızı, merhametimizi, nezaketimizi çoğaltmalı. Bizi daha doğru sözlü, daha güvenilir, daha adil, daha ahlaklı insan haline getirmeyen din; faydasız ve gereksiz bir oyalanmadan ibarettir. Tanrınız, dininiz, ibadetiniz, mezhebiniz, tarikatınız, bağlılıklarınız sizi daha iyi, daha duyarlı, daha ahlaklı, daha huzurlu bir insan yapmıyorsa terk edin gitsin. Ne Maymun çiçeği ne Covid salgını… Ciddi bir salgın var, evet; o da zeka geriliği ve cehalet. Medeniyetten daha kötü bir şey varsa, o da medeni olmaya çalışan bir medeniyetsizliktir. Beş yaşındaki kız çocuklarının başını kapatmak, artık erkekleri tahrik edecek yaşa geldi demektir. İslam’da pedofili olduğunun ispatıdır bu, potansiyel sapık zihniyeti. Erkek çocuk sünnet olunca düğün bayram, dünya âleme ilan. Kız çocuk regl olunca, aman kimseye belli etme, türbana gir. Otur evde kocanı bekle, namusumuza halel getirme… Erkek çocuğa: Gez toz, gönlünce eğlen, elinin kiridir kızlar diye diye kızlarımız, kadınlarımız taciz ediliyor, dövülüyor, ölüyor durmadan. Erkek çocuğa, küçücük yaşından itibaren "sen üstünsün, ne istersen yap" mesajı beynine kazınıyor. Kızlarımız ise doğurganlığın ve bereketin işareti olan regl olunca utanıp aşağılanması empoze ediliyor. Yani "sen dişisin; erkek ne isterse yap, her şeyine katlan" yolu açılmış oluyor böylelikle. Kaldı ki, sünnet çocuk istismarıdır. Çünkü çocuğun beden bütünlüğüne zarar veriyorsun. En sadist çocuk taciz biçimidir. Dini bir ritüel desen, değil. Ne Kuran'da ne de hadislerde sünnet diye bir şey yoktur. Fuzuli ne demiş: "İnsanın ar damarı ne zaman çatlar biliyor musun? Birinin gözyaşına sebep olduğu halde, sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya başladığında."

Binlerce yıl önce (MÖ 2000) Antik Mısır'dan süzülüp gelen ders niteliğinde bir söz: "Ahlaklı ve dürüst bir insanın varlığı, Tanrı'ya en büyük öküzü kurban eden sahtekâr dindardan evladır."

Adıyaman

21.11.2024

  • İMSAK 05:42
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 12:18
  • İKİNDİ 14:56
  • AKŞAM 17:19
  • YATSI 18:39

Hamburg Havalimanı'ndan Komşuluk Ödülü: Toplamda 13.500 Euro Dağıtıldı

96. Avrupa İşleri Bakanları Konferansı Berlin’de Gerçekleştirildi

Almanya'da Sosyal Demokrat Partide başbakan adayının kim olacağı tartışmaları sürüyor

Ford, Avrupa'da 4 bin çalışanını işten çıkarıyor

Katharina Fegebank: 'Hamburg Limanı, Temiz Teknolojilerin Merkezi Olacak'

NSU Cinayetleri Hamburg’da Araştırılıyor: Süleyman Taşköprü Cinayeti Bilimsel Çalışma Konusu Oldu