Hemen herkesin bir sokağı vardır, aklından çıkmayan.
Çocukluğundan beri biriktirdiği anılar içinde bir arka sokak hep hatırlanır. Ya da aşağı mahalle. Belki de yan mahalle, yan sokak. Yan komşu gibi...
Siyah okul önlükleri giyildiği dönem, o çağın en masum ve gerçekçi sevgi ve aşk dönemidir aslında...
Kırmızı yanaklı utangaç kızlar, delikanlılar... Bakmaktan çekindikleri sevgililer...
Aslında olunmamış sevgililer yani. Hani böyle kalbinden seversin ve sadece sen bilirsin ya... Utanırsın, belki de hiç söyleyemeden... Ya da hayran hayran bakışların... Geceleri tavana bakıp hayal etmenin sigara dumanlarına karışıp karanlık gökyüzünde kaybolması gibi bir dönemin kapanması...
Belki de o sokakta unutamadığın bir anı. Bir vurulma anı ya da ilk aşk zamanı... Bir kış günü, belki de okul yolunda üşüyen ayaklarını bile unutturan bir anlık bir gözle karşılaşmanın anısı. Ya da ellerin cebinde, gözlerine kaçan sigara dumanının gözlerini yaşartmasına sığınırcasına yüreğini boşaltman.
Belki bir veda zamanı bir sokakta. Belki de bir haber. Sevdiğin biri, annen, baban belki de kardeşin...
Zordur ayrılığa dair anılar... Her anı bir sokakta başlar ve bir başka sokakta biter.
Hepimiz için aynıdır anılar, ayrı olsa da sokaklar. Bir aşağı ya da bir yukarı mahalle. Ya da bir sokak. Birkaç ev ötesi ya da... Kapının önüne çıkıp öylesine bir bakışa takılan ya da takılmasını arzu etmen gibi... Hele bir gülüş olursa... Kanın donar belki de o kısa anın cesur kan dolaşımının aymazlığında bir anlığına ruhlar aleminde kaybolman gibi...
O sokakları kaybetmek var bir de... Anılarla birlikte belki de... Çocukluğumuz, gençliğimiz ya da...
Kaybolan hayallerimizi arar dururuz mahalle ve sokaklarda beyhude. Bir hüzün çöker belki de yaşlanmış devrelerimize... Bir dost, bir arkadaşı anarız tek başına ya da bir dostla bir kahve köşesinde ya da bir mekânda. Belki bir iki kadehle, belki bir ruhani dilekle... Gözlerimiz soluklaşır her anışta arka mahalleyi ya da bir sokağın ötesini...
Belki bir ağaçla adlandırırız o sokağı, o mahalleyi... Ya da bir sevdiğimiz ya da popüler bir isimle... Asmalı Ev, Sarı Bina, Beyaz Çeşme gibi... Ya da Benli Naciye'nin oradaki sokak ya da Fırıncı Hüseyin Amca’nın ora... Hepsi aşağı mahalle ya da arka sokak... Belki de hemen yan komşu. Arka sokaktaki kız. Yan mahalledeki kıvırcık çocuk... Orta mahalledeki belalı Turan gibi belki de... Ya da Pavyoncu Perihan... Hepsi bir mahalle aşağı ya da bir yukarı...
Şimdi yoklar birçoğu...
Ne anılar ne sokaklar...
Hayaller bile kirlendi ya, anmaz olursun, o anılar da kirlenmesin diye...
Onlar zamanın bir ince ayrıntısında saklı durur, adeta dokunulmazcasına. Başka bir boyuttur o mahalle ve sokaklar... Kirlenmesin diye özel anarsın özel günlerinde.
Ya ölümden önce ya bir dost sohbetinde, adam gibi adamlarla... Ya da tek başına, sonsuzca...
Sevdim bizim aşağı mahalleyi de arka sokağı da...
Kalsın orada çocukluğumuz, temiz anılarla...
Piçi de piçti adam gibi, hırsızı da adam gibi hırsız. Orospusu bile delikanlı, zamane hırsızından, piçinden delikanlı zamane arka sokaktakiler...
Kim kaldı ki arka sokakta?
Ya bir rantçı pezevenk ya bir modern Perihan...
Yok artık arka sokak... Dahası adam gibi eski adamlar... Filinta gibi kızlar...
Kalan fırıldak...
Hepsi bir arka sokak...