Cezmi Ancil


AYNADA YALNIZIM SENİNLE

Başımı koysam diye ne çok hayal ettim, omzuna aynadaki yalnızlığımda düşünürken bilmezsin! Böyle hafifçe yaslanıp, serçe gibi hafif kalbinin atışlarını hissederken, gözlerimi kapayıp aynaları resmederken.


 

Başımı koysam diye ne çok hayal ettim, omzuna aynadaki yalnızlığımda düşünürken bilmezsin! Böyle hafifçe yaslanıp, serçe gibi hafif kalbinin atışlarını hissederken, gözlerimi kapayıp aynaları resmederken. 

Gözlerim kapalı. Sen ise gözlerinde hüznü çerçeveye asmış uyurcasına bari bir an da olsa. 

Elini tutarken yanağındaki kırmızılığı bilmedi hiç aynalar biz sokaklara, evlere çekilirken. Pazar akşamları sahiller bizim. 

Öpecek sanırdın utangaç yanaklarını saklarcasına göğsüme eğip. Avuçların terlerdi ellerimin arasında sıcaklığı göğsüme vuran o yaz akşamlarında. 

Tatilciler gece sarhoşu sahillerde ay dansı.

Niye yalan söyleyeyim, öpmeyi isterdim elini tutarken heyecanında kaybolup, geceyi aynalara hapsedip? 

Diyemedim hiç, zaten utanırdı, yanaklarından anlardım. Burnun kızarırdı kalbin göğsümde narin heyecanla gecenin sonsuzunda buluşunca.

Ellerin avuçlarımda ağustos böcekleri yorgun uyurken denize bakan yamaçlarda. Biz sahilin ıslak kumsallarında geceye veda ederken yavaş yavaş.

Yıllar ne çabuk geçmiş bakarken aynadaki yalnızlığa!

Ben yine camlarda sen kim bilir belki de bir başka sahilde yine yalnız.

Saçlarımda eskittim seni aynaların yalnızlığında. Bazen bir damar şarkısının berduşluğunda bazen bir damla süzülen yanaklarımda kalbinin atışlarını hissedercesine. 

Nasıl oturmuştur yüzüne utangaç çizgiler yılları kucaklarken yapayalnız belki de aynalar kırık.

Belki de son yaz ayrılık günlerine sitem edercesine aynalar gereksiz. Hayallerin aynasında geçerken gözlerimin önünde dalgaların okşadığı vücudunun narin kıvrımlarında kaybolup.

Gözlerin kapalı, yanakların yine kırmızı belki. Kim bilir yine kızarır burnun öpülesi olmaktan kaçırmak istercesine.

Karşıdan Sirtaki sesleri duyulurdu bazen içli bir klarnet, komsuda aşk, aynı konu. Belki aynalar da yapayalnız.

Saçlarına bakıp iç çekerken üfleyince klarnetin damar teline, serenat yaparcasına bu yana belki de. Bazen ateş dansları yapardı yan sahilde zengin çocukları, hatırlar mısın? Elini unuturdun avuçlarımda ateşin haleleri vururken yüzüne. Bakmaya doyamadan bakakalırdım ateşi avuçlarcasına.

Sen masum utangaç yüz çizgilerinin taze kıvrımlarında yaz akşamlarının.

Bazen bir sarhoş geçerdi, boynu bükük yalnızlığını koynunda sakladığı şişesine koyup usulca giderdi ilerideki kayalıklara. Bakmazdı bile “Aşk ne ola ki benim derdim başka dünya?” derdi.  

Ne ay bilir ne deniz. Belki kayalıklara karışıp kaybolan gözyaşları.

Biz de bakmazdık mahcup olmasın diye senin kalbin narin narin...Gözlerinde atardı kalbin bilirim böyle durumlarda. 

Gözlerin yağmur toplarcasına bulutlu. Ben seni bastırıp göğsüme öpmek isterken ne yalan! 

Yine geldim aynı sahile bu yaz belki gelirsin diye bırakıp yalnızlığı aynalara. Ona hüzün, bana aşk kalır, kim bilir aynaları bırakıp yıllar geçse de.

Ben aynaları bırakalı sen giderken.

Yine gelmedin ya helal olsun. Şimdi aynalar yapayalnız.

Ben seninle sahillerde sarhoş.

Tek başıma.

Seni bilmem ne hâlde. 

Belki aynı. 

Yaz akşamları aynalarda yalnız. 

Adıyaman

26.12.2024

  • İMSAK 06:07
  • GÜNEŞ 07:34
  • ÖĞLE 12:32
  • İKİNDİ 15:01
  • AKŞAM 17:21
  • YATSI 18:43

38. Chaos Communication Kongresi Hamburg’da Başlıyor

Hannover’de Yılbaşı Havai Fişek Yasağı ve Güvenlik Uyarıları

Çağdaş Suseven'den 24 Yıl Sonra Büyük Sürpriz!

Almanya'da Noel pazarı saldırganı hakkında geçen yıl ihbar yapıldığı ortaya çıktı

Moosburg’da SGT İstanbulspor’dan Futbol Coşkusu

St. Pauli’den Stuttgart Zaferi: Yılın Sonunda Değerli Üç Puan!