Didem GÜLCE


Başıboş Sokak Köpekleri İçin Yasa Teklifi

Türkiye'de sokak köpeklerinin uyutulmasını öngören yasa teklifi tartışma yarattı. Hayvanseverler ve katliamı savunanlar arasında gerilim tırmanırken, çözüm arayışları devam ediyor.


Sokakta yaşayan köpeklerle ilgili yasa tasarısı, son birkaç gündür Türkiye’nin gündeminde. Henüz ayrıntıları açıklanmadı fakat kulislere yansıyan bilgilere göre, sokak köpeklerinin uyutulması planlanıyor. TV’ler, basın ve sosyal medyada bu konuyla ilgili zemin hazırlandı ve "başka çaresi kalmadı" algısı yaratıldı. Durum ne yazık ki çok tehlikeli bir yere doğru gidiyor; hayvan katliamını savunanlar ve hayvan koruyucuları ikiye bölünmüş durumda.

Umarım hükümet bu iki karşıt grubu karşı karşıya getirmez, çünkü iki tarafın savunucuları da son derece ateşli ve öfkeli. Hayretle okuyorum hayvan katliamını savunanları; iştahla, hırsla, zevkle istiyorlar bunu. Bu merhametsizlik çok korkutucu. Sokak köpeklerini katletmeden bu sorunu çözmek mümkünken, katliam isteğini anlamak zor. Binlerce köpeğin çırpına çırpına ölmesi onları mutlu mu ediyor? Bunu isteyince kendilerini rahatlamış mı hissediyorlar? Hayvan sevmeyen birinin insan sevmesi mümkün değildir. Hayvana şiddet, insana uygulayacağı şiddetin öncü göstergesidir. Gücü yettiğinden başlar şiddet; önce çocuğuna, sonra eşine, sonra yanında çalışanına derken bu giderek artar.

Sokak köpeği fobisi olan birinin sokak köpekleri öldürülsün demesi insana yakışır bir talep değil. Öncelikle korkan hastadır ve tedavi olması gerekir. Tedavi olmayı kabul etmeyen hastanın katliam önermesi çok ayıp. Benim de kapalı alan fobim var, o halde ben de bütün asansörlerin kapatılmasını talep edeyim? İnsanların ve hayvanların diye iki dünya yok. Tek bir dünya var ve o da yaşayan herkesin. Yaşayan her canlı; açlığı, korkuyu, üşümeyi, yarayı, acıyı ve sevgiyi tanır. Bunların sadece insanlar için olduğunu düşünenler, kainatın düşmanıdırlar.

Uyutulmaları yanlış bir karar. Yaşarken yaşatabilmeliyiz. Daha insancıl, medeni, vicdanlara uygun bir çözüm bulunmalı. Meclis Araştırma Komisyonunun resmi verilerine göre; Türkiye'de 4 milyon sokak köpeği var. 1400 belediyenin her biri günde 30 köpeği kısırlaştırsa, üç ay sonra hiç bir cana kıymadan sorun çözülürdü. 'İtibar' düzenleri için her şeye para bulanlar buna kaynak ayıramıyor mu? Diyanete ayrılan 91 milyarlık bütçenin %1’i ile şu canların hepsi kısırlaştırılır ve birkaç yıl içinde sokak hayvanı sorunu ortadan kalkardı. Kamu kurumları yıllar boyunca her gün binlerce köpeği kısırlaştıramaz mıydı? Rahatlıkla yapabilirlerdi ama şimdi kendi ihmallerinin bedelini zavallı hayvanlara ödetmek istiyorlar. Devletin görevi öldürmek değil, yaşatmaktır. Hem de her canı. Köpek katliamından sonra kediler arttı diye kedi katliamı mı yapılacak? Lütfen çağdaş çözümler bulunsun, katliam çözüm olamaz kesinlikle.

Öldürmek çözüm olmadığı gibi, çoğaltmak ve başıboş bırakmak da büyük sorundur; kontrol altına alınmalıdır. 9 senede 105.000 çocuk kaybolmuş, sadece geçen sene 40.000 çocuğa istismardan dava açılmış. Çocukları korumak, sokaktaki hayvanları öldürerek olmaz! Bir canlıya sevgiyle yaklaşırsan, insandan önce ilk hayvanlardan karşılık görürsün. Sen onlara sevgi verirsen, onlar da sana sevgi verir. Onlar dosttur, candır, harika varlıklardır. En küçük iyiliği sonsuza kadar hatırlarlar. Nasıl etki edersen, öyle tepki alırsın. Bir yerde okumuştum; bebekler ve köpekler iyi niyetli insanları hemen tanır ve severlermiş. Ben 42 yaşındayım, ta çocukluğumdan başlayarak bütün sokak köpekleriyle haşır neşir oldum. Bu yaşıma kadar ne hastalık kaptım, ne de ısırıldım. Sevgiyle yaklaştığım her sokak köpeği, kuyruğunu sallayarak cevap verdi.

1910 yılında, İstanbul’da 80 bin köpeği toplayıp Sivriada’ya sürgün ettiler. Açlığa ve ölüme terk ettiler. Biz orayı "Hayırsız Ada" diye anarız ama adanın günahı yok aslında, günah Adem oğlunun boynuna. Açlıktan öldükleri yazılsa da, vefasızlığa terk edildikleri kayıtlı tarihin sayfalarında. Neden sevgili ülkemde çare ararken, akla ilk yok etmek gelir bunu gerçekten anlayamıyorum. Tarihe genel bir bakışla değerlendirildiğinde; insanların köpeklere verdiği zararların, köpeklerin insanlara verdiği zararlardan daha fazla olduğu söylenebilir. Bunun birkaç nedeni vardır. İnsanlar, köpekler üzerinde daha fazla kontrol sahibi olduklarından, onlara zarar verme kapasiteleri daha yüksektir. Köpekler genellikle insanların kontrolünde yaşayan evcil hayvanlardır ve insanların iradesine bağlıdırlar. Tarih boyunca köpekler, çeşitli şekillerde kötü muamele görmüş, istismar edilmiş ve öldürülmüştür. Bu, köpek dövüşleri, deneylerde kullanılan köpekler, hayvan kurban etme ritüelleri ve genel kötü muamele örneklerinde görülmüştür. Kuduz gibi bazı hastalıkların yayılması, köpeklerin büyük çapta itlaf edilmesine neden olmuştur. Bu tür toplu öldürmeler, köpeklerin insanlara verdiği zarardan çok daha fazladır. Bazı kültürlerde köpekler, beslenme amacıyla öldürülmüş ve bu durum, köpeklerin zarar gördüğü önemli bir başka alan olmuştur. Modern zamanlarda hayvan hakları savunuculuğunun artmasıyla birlikte, köpeklere yönelik zararlar azalmakla birlikte, hala dünya genelinde köpeklere kötü muamele eden birçok yer bulunmaktadır. Öte yandan, köpeklerin insanlara verdiği zararlar genellikle bireysel olaylarla sınırlıdır. Köpek saldırıları, genellikle savunma ya da korku tepkisi olarak ortaya çıkar ve genelde münferit vakalar şeklindedir. Köpekler, tarih boyunca insanlara sadık dostlar olarak hizmet etmiş, avcılık, koruma ve yoldaşlık gibi birçok yararlı rol üstlenmişlerdir.

Arı sokması yüzünden her yıl kaç kişi ölüyor? Haydi bütün arıları öldürelim o zaman! Trafik kazaları yüzünden her yıl kaç kişi ölüyor? Haydi bütün şoförleri öldürelim! İş kazaları yüzünden her yıl kaç kişi ölüyor? Haydi bütün patronları öldürelim! Erkek şiddeti yüzünden her yıl kaç kadın ölüyor? Haydi bütün erkekleri öldürelim! Bir de teröristleri, katilleri, çocuklara tecavüz edenleri cezaevlerinde 3 öğün besleyip, sokak hayvanlarını öldürmeye çalışmayı anlayamıyorum.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği'nin 'sokak hayvanları' kararı şöyle: “Yasa çıksa da ötenazi yapmayacağız.” Gönülden kutluyorum Veteriner Hekimler Birliği’ni. Hayvanların acı çekemeyeceğini iddia etmek için ne bilimsel ne de felsefi düzlemde hiçbir geçerli sebep yoktur. Diğer insanların acı çektiğinden şüphe etmiyorsak, diğer hayvanların acı çektiğinden de şüphe edemeyiz. Hayvanlar acı hissedebilir. Sokak hayvanları dostumuzdur, onları korumak insanlık görevimizdir. Unutmayın; hayvanlara merhamet gösteren insan, kalbinde merhamet taşır. Kısırlaştırmak varken katletmeyi savunacak bir kararı kabul etmiyorum.

Adıyaman

30.12.2024

  • İMSAK 06:08
  • GÜNEŞ 07:35
  • ÖĞLE 12:34
  • İKİNDİ 15:03
  • AKŞAM 17:24
  • YATSI 18:46

Unbekannte besprühen Fahrradparkhaus am Bahnhof - Polizei auf der Suche nach Hinweisen

23 Şubat'ta Almanya Sandık Başına Gidiyor: Hannover’da Hazırlıklar Hızlandı

Gefährliche Körperverletzung in Hamburg-Sternschanze - Öffentlichkeitsfahndung nach tatverdächtigem Mann

Lübeck Fax Dönemini Kapattı: Dijital Hizmetlere Geçiş Hızlanıyor

20 Günde 2000 İmza: Barış ve Sosyal Adalet İttifakı Hamburg’da Güçleniyor

Hamburg’un İnovasyon Desteği Başarı Getirdi