Regiman Deniz
Tarih: 22.08.2022 20:35
BİR FARKINDALIK NOTU
Leonarda Da Vinci’nin ifadesiyle “Göz ruhun penceresidir.”. İçimizden dışa açılan ya da dışımızdan içe açılan bir kapı. Psikolojik deneyimlerimizi, anlarımızı kapsayan bir duyum. Bu, direkt seyretmeyle ilgili de değil, diğer duyuları kapsayan farkındalık içeren bir deyim. “Kafanın dank etmesi” sözündeki gibi aniden bir şeyi anlamak da görmenin bir başka yolu. İçgörü, öngörü, durugörü gibi anlamlandırmaya yönelik terimler de bu nedenle görme ile ilişkili.
Görsel duyumsama gücü artırılabilir. Doğuştan empati yeteneği olan, gözlem gücü yüksek insanlar var muhakkak ama bir yandan da zaman içinde çalışarak ya da bilince konsantre olarak görüş gücünü artırılabilen insanlar çoğunlukta bulunuyor.
Görüntünün tonlarını okuyabilmek... Parlaklığı, doygunluğu hissetmek… Baskın olanların yanı sıra soluklaşarak diğer renklerin parlaması için destek verenleri fark etmek… Her şeyiyle renk cümbüşündeki ya da renksizlikteki bütünlüğü algılamak, hissetmek yaşam deneyiminin önemli parçalarından biri olmalı.
Retorik aygıtların ustaca kullanıldığı, metaforlarla çevrili dünyamızda neyin yanlış neyin doğru olduğunu belirlemek güçleşiyor, bunu çözmenin yolu olarak ruhun penceresine çok fazla sorumluluk düşüyor.
“Ruhumuzu besleyecek çok fazla unsura ihtiyacımız varken görüşümüzü nasıl artıracağız?” diye düşünebiliriz. Eksiklere, anlık sorunlara odaklanmak bakışımızı güçleştirir, gözlerimizi yorar. Bu, insanların çevresini sisli görmesine neden olur. Kısa vadeye odaklanır, öngörü geliştiremezler, çağımızın toplumsal miyopluk kavramının temelinde yatan nedenlerden biri bu faktör olabilir.
Vizyonumuzu yükseltmede; farkındalığımızı geliştirmek, bunu yaparken görüş gücümüzü bozan unsurların üzerine giderek bir nevi tedavi olmak da geliştirici unsurlar olarak görülebilir.
Yüksek farkındalık düzeyine erişebilmemiz dileğiyle,
Saygı ve sevgilerimi sunarım.
regimandeniz@gmail.com
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —