"Türklerin olumlu değerleri ne?" diye Google’a sordum...
Bakın nelermiş;
Sevgi, saygı, hoşgörü, özgürlük, adalet, eşitlik, kardeşlik, yardımlaşma, doğruluk, çalışkanlık, temizlik misafirperverlik, şefkat ve merhamet sahibi olmak ve kültürel mirasa sahip çıkmak!
Nasıl güzelmişiz biz toplum olarak...
Ne yazık ki kriz anı dışında bu değerlerimizin çoğunu kaybettik. İki öğretmen arkadaşımla sohbet ediyoruz çocuklar ve günümüz ile ilgili...
Sınıfta yaralanan bir çocuk için ambulans geliyor, diğer bir çocuk ise yardım etmesi veya endişelenmesi gerekirken çocuğun durumuna gülüyor, etrafında olup bitenden, duygudan, analizden yoksun...
Yani tepkisiz çocuklar, "Tekrarladığımız bir şeyi duymuyor, algılamıyorlar" diyor arkadaşım. Aslında sorun sadece çocuklarda değil, büyüklerde öyle, kimse kimseyi görmüyor, gerçekten dinlemiyor. Eskiden insanlarda kibarlık, nezaket, hoşgörü, saygı vardı, şimdilerde borusunu öttüren kaptan, o da olup olmadık yerde yapıyor bunu...
İstanbul Havalimanında başında takkesi olan bir adam, yanında neredeyse çocuğu yaşında tesettürlü bir kızla cilveleşiyor, aşka saygım sonsuz fakat sözüm ona ahlak, namus sözcüğünü en çok diline dolayıp, boynunu kulağını öptüren adamın pervasızlığına sadece ben değil herkes şaşkınlıkla bakıyor, sahtekarlık diz boyu...
Patrick Süskind:Güzellik,erdem,mutluluk,mükemmellik,ve hatta ölümsüzlük bunların hepsi de, aşığın maşukta yansımasını gördüğü ilahi özelliklerdir.
Bu cümle eminim bu sahtekarlık için söylenmedi.
Vapurda hemen yanıbaşımızda dikilen adamın burun deliğinin birini kapatıp, sümüğünü denize doğru fırlatması. Yani hijyen görgü kuralını es geçtik.Bari mendil denen bir şeyin varlığından haberin olsaydı.
Nasıl bir şey söz bulamıyorum.
İstanbul’un göbeğinde çocukların yerlerden, çöplerden ekmek toplaması ve artık normalleşmiş olan bu manzara insanlığa hiç yakışmıyor. Kimse kimsenin derdinde değil, uykudayız hep beraber. Ne zaman bu hale geldik bilmiyorum, bildiğim insanlığımızı kaybediyoruz her geçen gün...
Aldığınız bayat bir pastayı geri götürdüğünüzde, üç günlük ama taze diyen işletme sahibi bu davranış için özür dilemeye bile gerek duymuyor. Hani helalinden para kazanmak erdemlikti?
Balık pazarında bir şeyler atıştırırken sigara içilmemesi gerektiğini vurgulayan mekân sahibini tınlamayıp, püfür püfür içenler, hadi tiryakiliğiniz tuttu saygı duyuyorum ama o dumanı içmeyenlere üflemeseydiniz iyiydi. Bu davranış tamamen paramı veririm, istediğim, yaparım bencilliği. O kadar konu var ki, yukarda söylediğim, pardon Google’ın söylediği Türklerin değerleri hakkında, daha doğrusu değişen değerler hakkında...
Ne oldu bize, nereye gidiyoruz bu şekilde?
İnsanları birbirinden ayıracak şey gereksiz onurla mevki değildir.Bizi başkalarından ayırt eden şey akıl, erdem ve bilgidir.(Moliere)
Yanlış olan bu yoldan dönüş mümkün mü?