İnternetin hızıyla insanın gücü arasında büyük bir fark oluştu. Bu veri hızına karşın çalışmak kişiyi çok yıpratıyor. Bir insanın hem kendisine hem de sevdiklerine ayrılacağı zaman aşırı derecede azalıyor. İnsan yalnız kaldıkça da depresyonlar meydana geliyor. Bu durum hem bireysel hem kitlesel olarak kendini hissettiriyor. Yüksek çalışma saatlerine depresif tavırların eşlik etmesi kaçınılmaz oluyor. Böyle oldukça da ailede veya toplumda huzursuzluk ve mutsuzluk etkili oluyor. Hemen hemen tüm ükelerin buna çok acil müdahale etmesi gerekiyor. Bunlardan biri de Türkiye’dir.
Türkiye ve Avrupa Arasında Çalışma Saati Farklılıkları
Türkiyede memur olarak çalışıyorsanız biraz daha şanslısınız. Çünkü orada çalışma saatleri kısmen daha iyi. Fakat serbest meslekteyseniz hayatınıza çok yazık olmuş demektir. Sabah 10 da açtığınız dükkanı gece 10 da kapatmak zorundasınız. 12 Saat! Bunun ne anlama geldiğine birlikte bi göz atalım…
Birisi 12 Saat çalışıyorsa, özel hayatına kalan vakti 12 saattir. En az 8 saat uyursa yaşamak için kalan sadece 4 saat, bir günde kendinize ayırdığınız süre 4 saattir! Düşünün bir de çocuğunuz var! 4 saat neye yeter? O 4 saat içinde dinlenmek, yemek yemek, duş almak, yola çıkmak, işe gitmek her sey var. Günlük çalışma süreniz 10 saat de olsa, size kalan 6 saat.
Avrupa‘da yada Almanya'da bu süre kesinlikle 8,5 saati geçemez. İş saatleri genellikle 8,5 saattir. Güzel mi? Değil! Kesinlikle güzel değil.
Dünya hala aynı seviyede dönüyor olsada internet bizi resmen koşturuyor. Bir firma, bir firmaya malzeme için mail atsın, bir dakika sonra mail ulaşıyor. Malzemeler ışık hızı ile yükleniyor ve gönderiliyor. Firmaların kazancı yüksek oluyor, ama çalışanlara da bir yerden bir evrak gelmesi 1 dakika sürüyor ve görüldü olarak kabul edildiği için hızlı şekilde cevap verilmesi bekleniyor. Bu cevabın içinde bazen bir sürü evrak hazırlayıp göndermek var, ama hangi arada? Bu çalışanlar firmaya, iş yerine yetişmekten kendilerine zaman ayıramıyor. Bu durum da gerek aile içinde gerek toplumda yüksek gerilime sebep oluyor. Kendini deşarj etmeye zaman olmayınca da ortaya korkunç şeyler çıkabiliyor.
Çalışma Süresi Acilen Kısaltılmalı
Bana göre kişinin hem kendine hem çevresine yararlı olabilmesi için, haftada 4 gün yada günde 6 saat çalışması gerekir. Hafta sonları ise kesinlikle yüzde yüz mesai ücreti eklenmeli.
Almanya'da denemeler bugün itibari ile başladı. Haftada 4 gün çalışma yöntemine geçiliyor. Yani haftada muhtemelen 30 ile 34 saat. Türkiyede haftalık şu an 60 ile 72 saat. Memurlarda bu durum 40 saat. Almanya‘da böylelikle haftanın 4 günü işe, 3 günü de kendinize ayırmak mümkün olacak. Pilot çalışma Ağustos'a kadar devam edecek. Eminim ki Ağustos gelmeden uygulama kabul görecek. Tüm insanların buna ihtiyacı var. Sonuçta bu dünyaya yaşamak için geldik bir iş yerinin yada bir bir firmanın kalkınmasi için değil.
Hangi Çalışma Bakanı bu önceliği başlatır bilinmez fakat yapacak kişi her kim olacak ismi tarihe geçecektir. Tek bir çözüm ile çok büyük kaosu yok edecektir.
Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada acilen yapılması gereken bir zorunluluktur. Bana göre insanoğlunu robotlarla, yapay zeka ile yarıştırmak yerine, elinden alınanı vermek daha hukuka sığan bir hareket olacaktır. İnsanoğlundan alınan zaman acilen geri verilmeli. Bir insanı 72 saat çalıştırıp robotlaştırmak ve onun yerine de robot üretmek büyük bir çelişkidir. Bunun yerine insanlara insan gibi haklar verilmelidir. Sonuçta hepimiz birbirinin işini görüyoruz, birine öğretmenlik yapıyoruz. Öğrencinin babası terzimiz, şoförümüz, avukatımız, annesi polisimiz, bankacımız vesaire. Haftada 4 gün mesai yapsalar, o dört gün içinde işlerimizi hallederiz. 2 yerine 3 gün dinlenseler yine de çalışma bakımından değişen birşey olmayacak, sadece yeni alışkanlıklar edinilir o kadar. Veya 10 saat çalışmak yerine 6 saat çalışınca da her şeyimiz hallolur. Vardiyalı şekilde olunca herşey yine normal işler. Çalışan sayısı çok, toplumda ise huzur bereket olur. Bir işi birine yükleyip başkasının kazancına mani olunca bereket de olmaz bilindigi gibi.