Biz toplum olarak olayları kaosa çevirmeyi çok iyi beceriyoruz.
Hâlbuki istenmeyen bir durum söz konusu olduğunda, onu nasıl bertaraf edebileceğimize odaklanmak çok kıymetli bir yaklaşım olur.
Sorun çözebilmeyi çocuklar daha anaokulunda deneyimlemeye başlarlar. En önemlisi de aile içerisinde anne ve babanın sorunları nasıl yönettikleridir. Eğer anne ve baba birbirlerini değil de sorunu karşılarına alırlarsa, zamanla sorunsuz ve mutlu bir birlikteliği yakalamış olurlar. O mutlu ailede büyüyen çocuklar da ileriki yaşlarda kiminle ne yaşarlarsa yaşasınlar, eşlerini, arkadaşlarını, meslektaşlarını suçlamak yerine ortak sorunlarını karşılarına alırlar. Sorunu masaya yatırır, kaynağını bulmaya çalışırlar. Eğer sorun bir yanlış anlaşılmaysa, bunu birbirleriyle açık ve dürüst bir şekilde konuşarak çözmeye gayret ederler.
Toplum olarak bu konuda çok fazla eksiğimiz olduğunu düşünüyorum. Özellikle de belli bir yaşın üzerindeki erkeklerin… Eskiden anaokulu diye bir şey yoktu. Erkek çocukları okulun dışında mahalledeki diğer erkek çocuklarıyla birlikte top oynar, bütün gün birlikte zaman geçirirlerdi. Hal böyle olunca da güçlü olan zayıf olanı ezmeye çalışır, egosunu bu şekilde tatmin ederdi. Hele bir de akşam eve gelen baba, aileye ve anneye iyi davranmıyorsa, işler daha da vahim bir hâl alırdı.
Bu öğrenilmiş yanlış davranışlar, o ortamda yetişen bireylerin ileride yaptığı işe, kurduğu yuvaya olumsuz bir şekilde yansıyıp bütün ilişkilerinde sorun yaşamasına sebep oluyor. Bu davranışlarıyla hayatına dahil ettiği herkesi mutsuz ettiği gibi, kendisi de asla mutluluğu yakalayamıyor.
Kendi sorumluluklarını yerine getirmeyen, işi bitince eve gelmek yerine kahvede vakit geçiren bir baba, ailesiyle ve çocuklarıyla güçlü bağlar kuramaz elbette. Eşinin duygularını önemsemeyen, kadınına sadece çocuk bakan, yemek yapan, çamaşır yıkayan biri olarak bakan bir baba, çocuklarının ilerideki hayatlarında mutsuzluğun temelini atmış olur. Küçük yaşlarda babadan korkan çocuklar, onun yanında "iyi çocuk" rollerine bürünürken, babanın olmadığı yerde ise babasından gördüklerini kendilerinden daha küçük ya da daha güçsüz insanlar üzerinde deneyimlerler.
Anneyi ezen bir babanın oğlu da çoğu zaman eşine saygı duymayan bir eş olur.
Görüldüğü gibi, bu durum ülkenin politikasına kadar yansıyor. Olaylara çözüm odaklı yaklaşabilmek, öğrenilebilen bir sanattır.