Cezmi Ancil

Tarih: 21.11.2024 16:18

Demlikte Bir Bardak Hayat

Facebook Twitter Linked-in

Çay içmede İngilizlerle ortak mıyız, rakip miyiz bilmem ama kültür farkının çay içme şeklimizde çok farklı olduğunu söyleyebilirim.

Bizim çay içişimiz, kahvaltıların olmazsa olmazı ya da bir yorgunluk halinin demlenmesi gibi olmasının ötesinde, onunla bütünleşmek adeta bir kültür ve trans hali diyebilirim.

Kızıl bir şelale gibi akan o kırmızı hayat suyu, ince belli bardaklara dökülürken çıkan buharın yüzümüzü yalayarak dağılmasının hoşluğu bile apayrı bir hoşnutluk havası verir odalarımıza. Mutfakta bir köşeye ya da balkonda küçük bir masanın arkasında, bir sigara yakıp ilk yudumu çekmeyi hiçbir İngiliz ya da başka biri bilemez.

Sigarayla yapılan çay keyfinin yerini, belki arkadaşlarla birlikte yanık bir müzik eşliğinde yüzlerinde efkâr ve hüzün olan insanlar arasında tokuşturulan şarap ya da rakı alır mı bilmem ama çay keyfi bizim yaşam ve kültürümüzün bir keyif hali, bir buluşma anıdır.

Misafirliğin şanından olan çay, aynı zamanda insanları buluşturan, kaynaştıran bir ortak dost gibidir. Yaşamın ve toplumsal dayanışma damarlarının zorlaştığı, kopmaya başladığı günümüzde, bir bardak çayın sesi bile içimizi ısıtmaya yetiyor. Bu yönüyle çayın bizdeki hatırı, kahvenin hatırına rahmet okutacak cinstendir diyebilirim.

Soğuk bir sabah, avuçlarında dolaştırdığın o ince belin sıcaklığı, sevgilinin sıcaklığı gibi içini ısıtır. Her yudum, içimizi ısıtan bir öpüş gibi, yüzümüzde dolanan buharın boynumuza sarılması gibi bir sıcaklık verir.

Yorgun argın geldiğin evde, sevdiklerinin sıcak yüzlerine kavuşmanın mutluluğu; yoksul olsan bile bir anlık neşeyi, bir bardak kızıl sıcaklıkla taçlandırır. Bu an, gariban köşelerinin ve yalnızlığın bile bir anlık dostluğudur çay.

Şekerli ya da şekersiz, her haliyle bir kültür içeceği olan çay, diğer tüm içeceklerin "sevgilisi" gibidir. Ayrana haksızlık yapmamaya çalışarak öpüşür gibi içimize çekmemizin prensesi olan çay, diğer içeceklerin de hakkını teslim ederek, saygı duyulacak bir dost olduğunu bilirler doğrusu.

"Çayın var mı?" diye sorduğumuz, "Gel çay içelim," dediğimiz bu kültür prensesi, bugün yaşamın zorluklarına direniyor. Hangi neşeye tanıklık ederse etsin, bir yana; avuçlarımız arasında içimizi ısıtmaya devam etmesini dilemek, bozulan toplumsal ve insani ilişkiler açısından hayat kadar önemlidir.

"Gel çay içelim," dediğimiz müddetçe yaşam devam ediyor demektir. Çay varsa umut da vardır.

Gel çay içelim...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —