Yasemin Murat Arslan


DİPLOMA KİRALAMAK

Ben doğru mu duydum? Haberlerde “İnşaat mühendisleri diplomalarını kiraya veriyor.” denildi. İnanmak istemesem de inanıyorum çünkü bu tür işlemlerin başka meslek alanlarında yapıldığını daha önce duymuştum.


Ben doğru mu duydum? Haberlerde “İnşaat mühendisleri diplomalarını kiraya veriyor.” denildi. İnanmak istemesem de inanıyorum çünkü bu tür işlemlerin başka meslek alanlarında yapıldığını daha önce duymuştum. 

 

Dünyanın neresinde görülmüş okula gidip bir diploma almak, sonra da o mesleği icra etmek yerine diplomayı başkasına kiraya vermek? Dünyanın neresinde görülmüş hiç öğrenmediğin, bilmediğin, hiçbir tecrüben olmadığı bir işin başına kiralık diplomayla geçmek? 

 

Ya, galiba bizim kafalar biraz farklı çalışıyor. Biri gidip bir diploma elde etmek için çalışıyor, biri o diplomayı alıyor ve iş yeri açıyor. Sonra o iş yerini denetleyen kişi, muhtemelen başka bir kişinin yetkisini yani diplomayı kiraladığı ve denetleme gibi bir işin başına geçtiği için yine denetlemenin nasıl yapılacağı konusunda bir bilgiye sahip değil.  

 

Doğru mu anlıyorum? Kâbus mu görüyorum? Hepsi şaka, hepsi kâbus olsa keşke! Maalesef değil. Üzülüyorum. 

 

Yıllar önce Türkiye’de tanıdığım bir kadından bahsedeyim. Kendisinin ehliyeti vardı ama araba kullanamıyordu. 

Gittiği şoför okulu yönetimi ile trafikte ehliyet verme hakkı ve sorumluluğu olan görevli birlikte karar verip bu tanıdığıma ehliyet vermiş. Tanıdığım “Ben trafiğe çıkamıyorum, korkuyorum. Şoför hocama ‘Ne kadar gerekiyorsa parasını vereyim, bana trafikte araba kullanmayı göster.’ dedim ama bana ‘Sen trafiğe çık, yavaş yavaş öğrenirsin.’ yanıtını verdi.” diye anlatıyordu ve benden yardım talep ediyordu. Bana “Yasemin, çok istiyorum araba kullanabilmeyi ama bana kimse öğretmek istemiyor. Eşim de sabırsız, kavga ediyoruz onunla. Seninle birlikte direksiyonun başına geçsem.” diyordu. Benim de kendisini tabii ki sabahın erken saatlerinde, kimsenin olmadığı yollarda çalıştırdığım olmuştur. 

 

Bu, nasıl bir sorumsuzluk ya? Her arabanın kontağını açıp kapatabilen, geçsin direksiyonun başına, çıksın trafiğe. Allah kerim, desin, yürüsün. Nasrettin Hoca’nın fıkrası gibi vallahi. Göle yoğurt çalıp ya tutarsa, demiş ya hoca. Bizde de bütün işler böyle yürüyor sanırım. Bin arabaya git, gir trafiğe ya kazaya sebebiyet verirsen değil de ya sağ salim, kazasız belasız eve geri dönersen. Her konuda işin olumsuz tarafını gören bu millet, çok önemli konularda “Bir şey olmaz.” modunda hep. Kaza yaparsan Allah’ın işi. “Kaza işte, geliyorum demiyor.” deyip ölüler varsa gömeceksin, yaralılar varsa yarasını saracaksın, sakatlanana “Buna da şükür, canını kurtardığına dua et.” diyeceksin ve konu kapanacak, öyle mi? Bu insana araba kullanma yetkisini kim verdi? Hangi kriterlere göre ehliyet verildi? Bu kişi, neyi ne kadar becerebiliyordu? Bunları kimse sorgulamıyor ama dört dörtlük araba kullanan bir insana ehliyeti ya da araba ruhsatı yanında yoksa ceza kesiyor aynı sistem. 

 

VİCDANINI RAFA KALDIRMIŞ OLANLAR

 

Ya gerçekten bunları düşünmekten başım çatlıyor. 

Diploma dediğimiz, ehliyet dediğimiz bir kâğıt parçasından başka bir şey değil. O kâğıt parçası iş görmüyor hak etmeden aldığın zaman ya da başkasına kiraya verdiğin zaman. Onu sana verenler, senin bu konuda bilgi sahibi olduğunu belgeliyor. O kâğıt parçası, iş ararken yapmak istediğin o meslek hakkında senin neyi, nerede ve ne kadar öğrendiğinin ispatı sadece. Sen nasıl olur da gidip bunu birilerine parayla satarsın? Sattığın kişi, o kâğıtla iş yapacak durumda olsa zaten üzerine adını yazarlar, ona verirlerdi kâğıdı sana değil. 

 

Bunu yapanların kanunsuz iş yapıp yapmadığını, kanunda buna dair bir düzenlemenin mevcut olup olmadığını hiç bilmiyorum. Eğer kanunda bazı konularda olduğu gibi bir açık varsa bu, daha da vahim bir durum. 

Eğer kanunen böyle bir durum serbestse kimse kusura bakmasın ama ben şunu sormak istiyorum: O kanunu çıkaran kişi, kimin diplomasıyla vermiş acaba bu kararı? Muhtemelen doğruyu, yanlışı birbirinden ayırt edecek bir durumda değil. Bu, apaçık ortada. Yapılan işte akıl yok, mantık yok. Vicdan desen o, zaten yok. 

Balık baştan kokar, diye bir laf var bizim Anadolu’da söylenen. 

Bir diploma göster de kimin olduğu önemli değil. Trafik çevirirse cebinde ehliyet gibi önemli evraklar bulunsun da araba kullanmayı bilip bilmediğinin bir önemi yok. 

 

Daha nice nice başka konular var buna benzer. Yaz, yaz bitmez. Mesela bir tanesi de yaş büyütmek. Askere erken gidebilsin diye, sahneye çıkabilsin diye, çocuk yaşta evlensin diye. 

 

Ya, gerçekten başım ağrıyor düşündükçe. Askerliğe alınma yaşı diye bir kural niye var? Niye askerlik yaşı geldiğinde çağrılır bir genç askere? Bir çocuğun belli ortamlarda sahneye çıkması neden uygun görülmüyor? Bir çocuğun evlenmesine kanun neden izin vermiyor? Yaşı tutmuyor nikah için ama anne ve babasının rızası varsa nikah kıyıyor nikah memuru. Bu kadar mı değeri yok insanların, çocukların sizin gözünüzde? Devlet izin veriyor. Anne ve baba o kanun açıklığını kullanıyor, atıyor imzayı. İster yaş büyütme konusu olsun ister çocuk yaşta nikah. Allah aşkına hep beraber mi vicdanları rafa kaldırdık? Bu, nasıl bir zihniyet? 

 

Bu kanunları zamanında bu şekilde koyanlar niye koymuş da sen kalkıp bir bütün bu kuralları bir kenara bırakıp insafsızca izin veriyorsun? Yaş büyütmek ne demek? Bu uygulama hâlâ var mı? Bilmiyorum ama birçok kişiden duydum “Nikah için benim yaşımı büyüttüler.” diye. “Benim yaşım büyütüldü, askere erken gittim.” diyenleri çok gördüm. Zamanında yaşı büyütülerek çıkmaması gerektiği hâlde sahneye çıkmalarının da sağlandığını da bazı sanatçılar anlatıyor. 

Hangi düşünceyle, hangi vicdanla bunu yapabiliyorsunuz? 

Depremde, trafikte ölen, yaralanan insanların vebaline sen nasıl girebiliyorsun? O kişi, dönüp, dolanıp senin karşına da çıkabilir. Senin en sevdiklerini de sakat bırakabilir ya da onların ölümüne sebep olabilir. 

 

DÜŞÜNCESİZLİK 

 

Nasıl bu kadar düşüncesiz davranabiliyorsunuz? 

 

Bakın, işte son iki haftada sizin düşüncesizce verdiğiniz kararlar kaç insanın canına mal oldu. Kaç insanı ömrü boyunca ya birilerine ya da tekerlekli koltuğa bağımlı hâle getirdi ama siz yine “Ben ceza almayım da gerisi önemli değil.” diyorsunuzdur. 

 

Vicdanını satan insan, başkasının elde ettiği kâğıttan belgeyi satmış olmasını mı düşünecek? 

 

Siz de haklısınız. Ben burada kime, neyi, niye anlatıyorum ki? Size de zaten bir şey olmaz. Vardır yine sizi cezadan kurtaracak, sizin gibi vicdanını rafa kaldırmış olanlar. 

 

Herkesin mutlaka vardır vicdanı bunu biliyorum. Allah herkese önce vicdanının sesini dinlemeyi nasip etsin. 

 

Adıyaman

13.12.2024

  • İMSAK 06:00
  • GÜNEŞ 07:27
  • ÖĞLE 12:26
  • İKİNDİ 14:55
  • AKŞAM 17:16
  • YATSI 18:37

Hannover’de Kadın Gece Taksi Hizmeti Flinta Kapsamına Genişletildi.

Mardin’in Geleceği İçin 200 Proje Vali Akkoyun’a Sunuldu

Almanya’da Bürokrasiye Darbe: Vatandaşlar Bilgilerini Tekrar Tekrar Vermeyecek

Göç ve Birlikte Yaşam İçin Hamburg’da Ortak Çözüm Arayışı

Raub auf 72-jährigen Mann in Andernach - Untätigkeit von Zeugen zieht Konsequenzen nach sich

Silvester 2024/2025 - Feuerwerksverbot rund um die Binnenalster und auf dem Rathausmarkt