Olcay KÖKSAL
Tarih: 06.04.2022 21:01
DÜŞÜNCELERİNİZİ DEĞİŞTİRİRSENİZ, YAŞANTINIZI DA DEĞİŞTİRİRSİNİZ!
Merhabalar Kıymetli Okurlarım,
Bizleri İlgiyle Takip Eden Sevgili Canlar,
Yazılarıma biraz ara verdim işlerimin yoğunluğundan ötürü. Bizi takip edenler bilir, son zamanlarda YouTube kanalında “Yeni Dünya” isminde her hafta yayınlanan bir programa başladık, sunum arkadaşım, partnerim Melis Hanım’la birlikte. Her hafta değerli ve kendi alanında başarılı kişileri konuk alarak faydalı konular üzerine yayın yapmaya çalışıyoruz. gazetehamburg Kurucusu, Genel Yayın Yönetmeni Sayın Zafer Özpolat Bey’i de ilk konuğumuz olarak ağırladık. Kendisi ile keyifli ve verimli bir söyleyiş gerçekleştirdik. İzlemeyenleri kanalımızda izlemeye davet ediyorum buradan.
Evet, son zamanlardaki güncel konulara da kısaca değindikten sonra bu haftaki yazıma geçmek istiyorum. Bildiğiniz üzere yazılarımda olumlu ve motivasyon ağırlıklı bir dil kullanarak daha çok kişisel gelişim ile ilgili yazılar yazmaya gayret ediyorum. Yer yer etkili iletişim tekniklerini, bazen toplumsal konular ve sorunları, sosyolojik bakış açısı ile insanın hayatta sergilediği tutum ve davranışların neticelerini yine pozitif açıdan değerlendirerek ifade etme gayreti içerisindeyim. “Bazen sorgulayıcı bir ifade ile bazen de çözüm odaklı düşünmeye sevk etmek gayreti ile yaşantınızda farklı bir pencere açmaya özen gösteriyorum.” diyebilirim ama daha çok içerik olarak kişisel gelişim ve toplum odaklı yazmayı hedefliyorum. Bu doğrultuda, bu haftaki yazımın içeriğine ve sözlerime şu şekilde bir giriş yapmak isterim.
ETKİ VE TEPKİ
Etki düşünceniz, tepki ise bilinçaltınızın verdiği karşılıktır.
Bütün dilekleriniz gerçekleşecek diye bir kural yoktur. Herkes bunu bilir. Şüpheci kişiler, bunu duaların işe yaramadığına dair bir kanıt olarak yorumlar ancak göz ardı ettiği bir nokta vardır:
Dileklerinizin karşılık bulabilmesi için onların bilimsel temeli net bir biçimde anlaşılarak etkin kullanılması gerekir ancak ondan sonra belirli bir isteğin neden etkin olmadığını anlayabilir ve onu daha etkin kılmak için pratik bir yöntem bulabilirsiniz!
Peki, dileklerinizin istediğiniz gibi karşılık bulmadığını fark ederseniz ne olur o zaman? İlk yapmanız gereken şey böyle bir başarısızlığın temel nedenlerini anlamak olmalıdır! Bu nedenler, güven eksikliği ve çok fazla çabadır. Birçok kişi, bilinçaltının işleyişini tam olarak anlayamaz ve dileklerinin gerçekleşmesine mâni olur.
Zihninizin nasıl çalıştığını bildiğinizde büyük ölçüde güven kazanırsınız!
Unutmayın, bilinçaltınız ne zaman bir fikri kabul etse hemen bunu uygulamaya başlar. Bunun için bütün önemli kaynaklarını ve potansiyellerini kullanır, derin zihninizin bütün zihinsel ve spiritüal yasalarını harekete geçirir. Bu yasa iyi fikirler için geçerlidir ancak kötü fikirler için de geçerlidir. Sonuç olarak eğer bilinçaltınızı olumsuz biçimde kullanırsanız bu soruna, başarısızlığa ve karışıklığa neden olur! Yapıcı biçimde kullanırsanız kılavuzluk, özgürlük ve zihinsel huzur getirecektir!
Düşünceleriniz olumlu, yapıcı ve sevgi dolu olduğunda doğru cevabı almanız kaçınılmazdır. Bu nedenle başarısızlığın üstesinden gelmek için yapmanız gereken tek şey bilinçaltınızın fikrinizi ya da isteğinizi kabul etmesini sağlamaktır! Siz bunun gerçekliğini kabul edin, zihninizin yasası gerisini halledecektir! İsteğinizi inançla, güvenle ve şüphe duymadan devredin; bilinçaltınız bu görevi devralacak ve size cevap verecektir!
Ne zaman bilinçaltınızı sizin için bir şey yapmaya zorlamak isterseniz başarısız olursunuz! İstediğiniz sonuçlar, yaklaşmak yerine sizden uzaklaşır! Bilinçaltınız zihinsel bir zorlamaya tepki vermez. İnancınıza ya da bilincinizin kabulüne tepki verir.
Sonuç elde etme konusundaki başarısızlığınız şu ifadelerden de kaynaklanabilir:
- Her şey kötüye gidiyor.
- Asla karşılık alamayacağım.
- Çıkış yolu göremiyorum.
- Durum umutsuz.
- Ne yapacağımı bilmiyorum.
- Karmakarışık oldum.
Bu tür ifadeler kullandığınızda bilinçaltınız size karşılık vermez ve sizinle iş birliği yapmaz. Sürekli yerinde sayan bir asker gibi ne ileri ne de geri gidersiniz! Başka bir deyişle hiçbir yere gidemezsiniz!
Bir taksiye bindiğinizi ve taksiciye bir sürü farklı yön söylediğinizi düşünün! Taksicinin kafası karmakarış olurdu herhâlde hatta sizi hiçbir yere götürmek istemeyebilirdi. Talimatlarınıza uymaya çalışsa da bunu yapamayabilirdi. Sonunda kendinizi hiç kimsenin aklına gelmeyen bir yerde bulabilirdiniz.
Bilinçaltınızın müthiş güçleri ile çalışırken de aynı şey geçerlidir. Kafanızda net bir fikir olmalıdır! Bir çıkış yolu olduğuna, bir çözümün bulunacağına inanmalısınız! Yalnızca bilinçaltınızdaki sınırsız zekâ cevabı bilir. Bilincinizdeki net karara vardığınızda aklınızı başınıza toplarsınız ve neye inanırsanız onu yaşarsınız!
Bilinçaltınız usta, her şeyi bilen bir tamirci. Vücudunuzdaki her organın nasıl çalıştığını ve nasıl iyileştirileceğini bilir. Sağlık komutu verirseniz bilinçaltınız bunu yerine getirecektir. Burada anahtar sözcük, gevşemedir: Rahatlık işi çözer.
Ayrıntılara ve sıkıntılara saplanıp kalmayın! Sonucun ne olacağını bilin! İster sağlıkla ister parayla ister ilişkilerle ilgili olsun sorunun çözümünün mutluluğunu hissedin!
Ciddi bir hastalıktan kurtulduktan sonra ne hissettiğinizi hatırlayın!
Hislerinizin, bilinçaltının faaliyetinin mihenk taşı olduğunu unutmayın! Yeni fikrinizin sonuçlarını hissetmeli, bunu gelecekte hayata geçecek değil, şu anda hayata geçmekte olan bir şey gibi görmelisiniz!
DİSİPLİNLİ BİR İMGELEME NASIL HARİKALAR OLUŞTURUR?
Bilinçaltından karşılık almanın en iyi yollarından biri disiplinli ya da bilimsel hayal gücüdür. Bilinçaltı vücudun mimarı ve inşaatçısıdır. Bütün hayati fonksiyonlarınızı kontrol eder.
İnanmak, bir şeyi doğru kabul etmek, o varmış gibi yaşamaktır. Bu ruh hâlini koruduğunuz sürece dileklerinizin gerçekleşeceğine tanık olmanın keyfini yaşarsınız!
Bir dileğin gerçekleşmesi için üç aşamaya ihtiyaç vardır:
- Sorunu fark etmek ya da kabul etmek
- Sorunu, en iyi çözümü ya da çıkış yolunu bilen bilinçaltına devretmek
- Gerçekleştiğine derinden inanarak huzur bulmak
Kuşkular ve tereddütler dileğinizin gerçekleşmesini engeller. Kendi kendinize “Keşke iyileşebilseydim!” ya da “Umarım, işe yarar!” demeyin! Yapılacak iş hakkındaki duygunuz gidişatı belirler. Uyum sizindir. Sağlığın da sizin olacağını bilin!
Bilinçaltının sınırsız iyileştirici gücü için araç olarak etkin hâle gelebilirsiniz! Sağlık fikrini tam bir inançla bilinçaltınıza devredin, sonra gevşeyin! Kendinizi onun gücüne bırakın! Duruma ve koşullara “Bu da geçecek.” Deyin! Gevşeme ve inanç yoluyla bilinçaltınızı aşılayın! Bu, fikrin altındaki kinetik enerjinin devreye girmesini ve fikri hayata geçirmesini sağlayacaktır.
Bütün çabayı minimuma indiren, uyku hâline geçerek arzularınızla hayal gücünüz arasındaki bütün çatışmalardan kaçınabilirsiniz!
Uyku hâlindeyken bilinç büyük ölçüde geri çekilir. Bilinçaltınızı aşılamak için en uygun zaman, uykudan hemen öncesi ve sonrasıdır. Bunun nedeni, bilinçaltının performansını en üst düzeyde uykudan hemen önce ve uyandıktan hemen sonra gerçekleştirmesidir. Bu aşamada, arzularınızı etkisiz hâle getiren ve bilinçaltı tarafından kabulünü engelleyen olumsuz düşünce ve imgeler kendini göstermemektedir. Yerine gelen arzunun gerçekliğini hayal ettiğinizde ve başarının heyecanını hissettiğinizde bilinçaltınız arzunuzun hayata geçmesini sağlar.
Buraya kadar bahsettiğim bilinçaltınızın bilimin gerçekliği ile birlikte dileklerinizin ve arzularınızın gerçekleştirmenin yollarını ele aldım. Bir de işin manevi boyutu var elbette. Biz buna inanarak ve Yüce Yaradan’a güvenerek dua etmek diyoruz ve “Olanda bir hayır, olmayan da ise bin hayır vardır.” diye de eklemek istiyorum. İnanan insan için duanın gücü pek mühimdir. Yer ve gök dua üzerine kuruludur ve yine aynı anda yalnız samimi duanın kaderi değiştireceği söylenmektedir.
O sebeple bu hafta bilinçaltından bahsetmişken akabinde manevi yönüne de değinmek istedim.
Duanın dili ne Arapçadır ne Türkçe ne Farsça. Duanın dili, kalbin dilidir. Duanın makbul olanı; bırakın anlamını, telaffuzunu bile doğru dürüst bilmediğimiz kelimelerle edileni değil, kalpten gelenidir. Duada asıl olan samimiyettir, muhatabımızın bizi bizden daha iyi bilen ve daha iyi tanıyan Allah olduğunu bilmektir.
Özetle bilinçaltımıza olumlu telkinleri verdikten sonra kalp ile de samimi duygularla ve büyük bir teslimiyet içerisinde inanarak ve güvenerek dua etmemizin, bize en başta ve en önemlisi olan hem iç huzuru hem de hayattaki ideallerimize ulaşmamızda çok etkili ve doğru bir yöntem olduğunu söyleyebilirim.
Bilinci her zaman açık olan kişi hep kazanmaya da açık olan kişi demektir.
Unutmayın ki hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir duanın içinde yer alabilmektedir!
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.
Sevgi ve selamlarımla.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —