“YA FİLOZOFLAR DEVLET YÖNETMELİ, YA DA DEVLET ADAMLARI FİLOZOF OLMALI!”
Platon’un (MÖ 427-347) Devlet adlı eserinden
Felsefi düşünce, peşinden gidilen doğruluk ve idealizmden kaynaklanır.
Bu düşünce ve iddia, Antik Yunan filozofu Platon’un bilgi dağarcığından damlalar halinde süzüp oluşturduğu Devlet adlı eserinde ortaya attığı bir fikre dayanır.
Platon’un “Ya filozoflar devlet yönetmeli ya da devleti yönetenler filozof olmalı” düşüncesi, bir devlet yönetiminde gerçekleşmiş midir?
Üzerinde duracağımız konu: Devleti yönetenlerden bir filozof çıkmış mıdır?
Alman tarihçi Prof. Dr. Herbert Melzig, 1937 yılında yazdığı ve Societass-Verlag Frankfurt a.M. yayınevinde basılan “Türkiye’nin Düşüşü ve Yükselişi / Untergang und Aufstieg der Türkei” adlı Kamâl Atatürk eserinde, Platon’un bu düşüncesinin 2 bin 500 yıl sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirildiğini savunuyor.
Platon’a göre, ideal bir devletin başında filozoflar yer almalıdır. Çünkü filozoflar hakikati arar, bilgelik sahibidir ve adaleti sağlamada yetkindir.
Platon’a göre, filozoflar sadece kendi çıkarlarını değil, toplumun genel iyiliğini düşünür.
İşte tam da burada, Melzig, Atatürk’ün rasyonel, bilgiye ve hakikate dayalı devlet yönetimiyle Platon’un 2 bin 500 yıl önce savunduğu felsefeyi gerçekleştirdiğini savunur.
Melzig’in bu düşüncesini yansıttığı eserinden bilgi sahibi olduktan sonra Almanya’nın en büyük kitapçı zincirlerinden kitabı araştırdım. 1937 baskısından sonra kitabın bir daha basılamadığını öğrendim.
Bu kez antikacılara, sahaflara başvurdum. Yaptığımız araştırmalar sonucunda, Almanya’nın Ulm kentinde bir antikacı sahafında tek bir örneğinin bulunduğu haberini aldığımda büyük bir sevinç yaşadım ve hemen kitaba sahip olmak için girişimde bulundum.
Aşağıda dış kapağı ile iç sayfalarından bazı görüntüler sunduğum kitaba bir hafta sonra sahip olabildim.
Gelelim tarihçi yazar Melzig’in bu iddialarında ısrarcı olmasının nedenine:
Platon, devlet yönetiminde bilge bir liderin gerekliliğini şu şekilde savunur:
- Bilgelik ve Hakikat: Filozoflar, bilginin ve hakikatin peşindedir. Bu da onların önyargılardan arınmış, adil ve rasyonel kararlar almasını sağlar.
- Erdem ve Adalet: Filozoflar, toplumun her kesiminin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurur ve adaleti önceleyen bir yönetim anlayışı geliştirir.
- Özel Çıkarların Ötesinde: Platon’a göre, filozoflar dünyevi zenginlik veya güç yerine toplumun ortak iyiliğini hedefler.
İşte burada tarihçi yazar Melzig der ki: “Bu özellikler Mustafa Kemal Atatürk’ün devlet yönetim şeklinde mevcuttur.”
Günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl önce bu düşünce ile yola çıkan Antik Yunan filozofu Platon’un bu görüşü, hâlâ çağımızda bile aydın liderlik, etik siyaset ve bilginin gücü üzerine tartışmalarda yankı bulur.
Sokrates’in öğrencisi olan Platon, hocasının düşüncelerini yaymaya çalışır. Atina’da kurduğu ilk felsefe okulu, Akademi, günümüze üniversite olarak gelmiştir.
Platon, ülkeleri yönetenlerin bilge, adil ve erdemli olmalarını savunur. Bu nedenle Platon’un düşünceleri, felsefesi ve uygulanabilirliği tarih boyunca tartışılmıştır.
Alman tarihçi Prof. Dr. Herbert Melzig, Platon’un günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl önce Devlet adlı eserinde yazdığı “Ya filozoflar devlet yönetmeli, ya da devleti yönetenler filozof olmalıdır” tezinin, 2 bin 500 yıl sonra batan ve yıkılmış bir ülkenin küllerinden yeni bir devlet kurup bir ulus oluşturabilen Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirildiğinde ısrarcıdır.
Tarihçi yazar Prof. Dr. Herbert Melzig, tarihi süzgeçten geçirerek “Kamâl” dediği Mustafa Kemal Atatürk’ün, Sokrates’in öğrencisi ve felsefe okullarını günümüze üniversite olarak getirmiş olan Platon’dan öğrendiklerini 1937 yılında kaleme alıp, Atatürk’ün gerçek bir dünya lideri olduğunu kurumuş mürekkebiyle kanıtlamıştır.
Bence de öyle!
Ya sizce?
Sizce de öyle değil mi?
İyi okumalar ve esenlikler dilerim.
