Gülseren KAYA

Tarih: 06.02.2025 14:04

Gündeme Dair Düşünceler

Facebook Twitter Linked-in

Önümüzdeki günlerde iki seçim var. Biri yaşadığımız şehir Hamburg, diğeri ise yaşadığımız ülke için büyük önem taşıyor.

Son dönemde yaşanan olaylar, parti başkanlarının yaptığı açıklamalar ve sağ partilerin güç birliğine gitmesi kafaları epeyce karıştırdı. Sonuç olarak, “Ben Alman vatandaşıyım, bana hiçbir şey olmaz.” diyenlerin yanı sıra ciddi anlamda gelecek kaygısı yaşayanlar da var.

Sağ parti ne kadar güçlü olursa olsun, hassasiyet gösteren yüz binlerce Alman, sokaklarda göçmenlerle omuz omuza tepkisini ortaya koyuyor. Biz göçmenler için bu dayanışma örneği biraz olsun içimizi rahatlatıyor belki, ama günün sonunda evimizde kaygılarımızla baş başa kalan biziz. Haliyle akla ilk gelen, Mölln, Solingen ve daha nice kundaklanan evler, yaşanan korkular, ölümler ve acılar… Normal değil mi?

Aslında biz, Almanya’da göçmen toplumu olarak çoktan hatırı sayılır bir nüfusa ulaştık. Federal İstatistik Ofisinin verilerine göre 21,2 milyon kişi göçmen kökenli (Menschen mit Einwanderungsgeschichte), 13,9 milyon kişi yabancı (Ausländische Bevölkerung) statüsünde ve 2023 yılında 200.100 kişi vatandaşlık için başvuruda bulundu. Son istatistiklere göre Almanya’nın nüfusu şu an 83,6 milyon civarında; yani nüfusun yaklaşık dörtte biri göçmen kökenli. Az bir sayı değiliz aslında, azınlıktan çıkalı epey olmuş da haberimiz yok.

Yine istatistiklere göre enflasyon %2,3 artarken, ekonomide %0,2’lik bir düşüş yaşandı.

Düşündüm de… Bütün yabancılar ülkeyi terk etse Almanya’nın durumu nasıl olurdu? İş yerlerinde ve ticarette doğacak boşluğu düşünebiliyor musunuz? Okullarda, kreşlerde sınıflar boş kalacak; çünkü çocuklar, öğretmenler, eğitmenler yok. Oluşacak kadro ve gelir sıkıntısını bir düşünün bakalım.

Hastanelerde ve yaşlı bakım evlerinde hem hastalar hem de personel eksikliği bariz bir şekilde görülecek. Çünkü bu alanda çalışanların büyük bir kısmı göçmen kökenli.

Peki ya şu bizimle bağdaştırılan Aldi, Penny, Lidl gibi süpermarketler? Düşünsenize, raflar dolu olsa bile alacak müşteri yok; çünkü bütün yabancılar ülkeyi terk etmiş.

Ekonomik sıkıntıyı gözler önüne sermek adına sadece birkaç örnek verdim. Eğer bunlara sanayi, üretim alanları ve fabrikaları da eklersek, büyük bir sarsılma etkisi olacağından emin olabilirsiniz.

Otobüsleri, trenleri, taksileri, kamyonları kim sürecek? Bir düşünün, yollar bomboş...

Şu an İş ve İşçi Bulma Kurumuna başvuran işverenlerin en büyük sorunu ne biliyor musunuz? Kalifiye eleman bulabilmek. Ve bu sorun istisnasız her branş için geçerli.

31 Ocak 2025 tarihli istatistiklere göre, 2024 yılında 46 milyon insan çalışıyor görünüyor. Yani bu ülkede çalışanlar, brüt maaşlarının yaklaşık %20’sini vergi dairesine, emeklilik kasasına, sağlık ve işsizlik sigortasına ödüyorlar.

Çalışan kesimin yüzde kaçı göçmen kökenli bilmiyorum, bu verilere maalesef ulaşamadım. Ama bildiğim bir şey var ki, yalnızca Hamburg’da bile göçmen işveren sayımız hatırı sayılır seviyede.

Bunun yanı sıra her ne kadar devletten yardım alan bir kesim olsa da çalışan kesim de çok fazla.

Tüm bu olaylar üzerine ben de haliyle güncel gelişmeleri takip ediyorum, düşünüyorum, hatta seçim sonuçlarını endişeyle bekliyorum. “Ne yapabiliriz?” diye soruyorum kendime ve bazen arkadaşlarımla bu konuyu konuşuyorum.

Sokaklara çıkıp slogan atmak da önemli, fakat yürüyüşlerin etkisi birkaç gün sonra zayıflıyor ve unutuluyor.

Oysa biz çok güçlüyüz, fakat maalesef gücümüzün farkında değiliz. Bence kapitalist sistemi akıllıca kullanarak onu sarsacak hamleler üretmeliyiz.

Atalarımız ne demiş? “Zengini ancak cebindeki parasıyla dize getirebilirsin.”

Düşünsenize, ülkedeki bütün yabancılar bir gün işe gitmese, alışveriş yapmasa neler olur?

Ben söyleyeyim: Almanya’nın sosyal sistemi sarsılır.

Peki bunu bir haftaya çıkarabilsek? İşte o zaman sonuçlarını, o gaza gelen partiler ve sempatizanları düşünsünler.

Her daim etrafımızda olup biteni anlayan, bazen heyecanla çarpan, bazen de korkuyla sıkışan bir kalbimiz var.

Şimdi de anlayan ve doğru hareket eden bir aklımız olsun.

Gücümüzü doğru şekilde kullanmamız dileğiyle…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —