Mustafa Remzi Özbadem


Hava, Su, Kumsal, Güneş, Fiesta

Erken başlayan tatil serüveni, Didim'in huzurlu atmosferinde unutulmaz anılara dönüştü. Ancak tatil bitişiyle başlayan ayrılık hüznü, tekrar eden hayatın bir parçası olarak yeniden hatırlatıyor: Mutluluğun peşinde koşma, o seni bulacaktır.


Denizlere Dökülen Sıkıntılar...

Erken yazın, erken müşterisi olarak "Güzel bir tatilim oldu bu sene" desem, abartı olmayacak. Sonlara doğru biraz zorlasa da, genelinde huzurlu bir tatilim oldu. Evet, fazlasıyla pahalı bir Türkiye’de, evet, biraz daha gergin bir Türkiye’de, üç haftalık güzel bir tatil geçirdim. Reklamını da yapalım bu arada: Yıllar önce köy olduğu dönemde kısa süreli ziyaretim ile tanıştığım Didim, şimdilerde kasaba havasında güzel bir şehir olmuş. İnsanların sosyal oluşu, hava, su ve güneş kavramlarını daha cazip hale getirmiş. Yanı başımızdaki türkü kafedeki güzel sesli insanlar, evlerinde kaldığımız yine bizim gibi gurbetçi olan Ali abi ve eşi Fatma ablanın bir aileymişiz gibi yaklaşımları ve geç de olsa tanıştığımız, güzel bir son akşam yemeğini bizlerle paylaşan Öğretmen Erol Bey ve ailesi, akıllarda kalan en güzel anlara imza attılar. Teşekkürler. Tekrar buluşmak üzere diyorum.

Ayarlanmış biletler, otel, ev, villa, araç... Hepsi peşin ödenmiş. Elde kişi başı 30 kg’ı aşmayan bir büyük bavul ve 8 kg olması gerekirken en az 15 kg ağırlığında kokpit içi küçük bagaj, kalanlar için de ekstra sırt çantası ile tam bir seferisiniz. "Acaba gecikme olur mu?" sorusu aklınıza gelmeden hemen önce yapılan çağrı ile geciken kalkış, uçak içerisinde neden bilmem, üç saatlik yolda yemesek ölecekmişiz modunda kalmalar, ekmek arası atıştırmalar... Soğan, maydanoz yiyenleri gördü bu gözler. Uçaktan inişte daha alışılmayan sıcağın tokadı... Pasaport kuyruğu, görevlinin sana sanki sen Pablo Escobar'mışsın dercesine bakışı, bavul bekleme kalabalığı... O kiralık arabaya biniş ile tam anlamıyla tatil moduna giriyorsunuz. Klima, müzik, gözlerinizin önünden geçen ülkenin resimleri...

Neredeyse yılın tamamında kasılan beden ve zihin, tam anlamıyla o üç haftanın baştan üç gün, sondan üç gün çıkartıldıktan sonra kalanıyla harmanlanıp tekrar yoğruluyor sanki. Bozulan DNA dizilimi tekrar sıfırlanıp, yeniden düzenleniyor. Kendimizi daha diri, daha sosyal ve daha seksi hissetmemizi sağlayan etken gerçekten hava, su, güneş mi dersiniz? Yani, yılın sadece yirmi bir günü ile mi tüm sorunlar çözülüyor? Bu doğruysa; yılın neredeyse tamamında o bölgede yaşayan bir kişinin kanatlanıp uçuyor olması gerekmiyor muydu? Kendimizi mi kandırıyoruz ya da kandırılıyoruz? Psikoloji...

Tatilin bitmeye başladığı yer, sizi havaalanına götüren araçla başlar. O kiralık araba, taksi ya da her neyse, düşmanınız olur size. Direksiyonu kırıp kaçmak istersiniz o yoldan. Bazılarına o havaalanı, ölüm sonrası mahşer yerini hatırlatır. Yavaş yavaş yaklaşırsınız ön gişelere. Kalkan uçak, sizi sanki malum karanlık geçmişe götürüyor gibidir. Sanki o tatil yapılmamış, o yemekler yenilip içilmemiş, dost sohbetleri yapılmamış, kahkahalar yalan olmuş... Gelirken yenen ekmek arası soğanlı köfteler yerini üzüntü oruçlarına bırakmış. Belki su ya da ileri seviyede bunalanlara alkol... En çok yapılan hareket, güneşin yaktığı kolları sıvazlayıp hâlâ deniz kokan teni koklamak...

Geçmiş olsun!
Tekrara düşmüş hayatın standart tepkisidir bu. Seneye de aynısını yaşayacaksın bu yolda.

Mutluluğun peşinde delicesine koşma!
Mutluluk seni bulacaktır.
Yeter ki sen doğrularla yaşa...

Gülümse...

 

 

Adıyaman

13.09.2024

  • İMSAK 04:38
  • GÜNEŞ 06:00
  • ÖĞLE 12:28
  • İKİNDİ 16:00
  • AKŞAM 18:46
  • YATSI 20:02

Großkontrolle auf der BAB 61 zur Kriminalitätsbekämpfung

Oberfranken’de 27 Yaşındaki Şüpheli, Bundeswehr Askerlerine Saldırı Planıyla Yakalandı

Almanya'da her 5 çocuktan 1'i yoksulluk riski altında

Frankfurt - Gelnhausen: Vermisstensuche nach Rishan Aleba

Hamburg'da Barış İçin Ortak Festival Çağrısı: Peter Brandt da Katılıyor

Hamburg 2024 Sinema Ödülleri: Koralle Kino'da Görkemli Törenle Sahiplerini Buldu