Kendimi bildim bileli en çok duyduğum sorulardan bahsetmek istiyorum bugün sana. Bunlar çok basitçe olmakla birlikte sadece birkaçı:
En sevdiğin renk, meyve, memleket...
Anneni mi daha çok seviyorsun, yoksa babanı mı?
Okulun bitince ne yapmak istiyorsun?
Hiç birine aşık oldun mu?
Dünyaya bir daha gelsen ne yapmak isterdin?
... Bu böyle uzar gider. Benim dikkat çekmek istediğim olay başka.
Ben, hayatta en çok sevdiğim renk sorusuna mecburen mavi demişim, denizi sevdiğimden belki ya da gökyüzünü; orada özgüre akan kuşlara özendim mi bilmem. Sarıyı demişim, güneşin tek olarak ne kadar çok insana dokunduğundan. Sonra, bütün renkleri seviyorum ya ben demişim, gökkuşağına özendim mi bilmem. Rengarenk renkleriyle insanların dikkatini çektiğinden belki...
Ne annemi daha çok sevdim babamdan, ne de babamı annemden... Ne tek birine aşık oldum, ne de çokça birilerine, çünkü AŞKI sevdim...
Ne okulum bitince tek meslekte kaldım, ne de tek meslekli... Dünya ya bir daha gelir miyim bilmiyorum ama yarın yaşamayacakmış gibi yaşıyorum...
BEN olup da BEN kalabilme olasılığını sevdim...
İnsanların sorularına cevap vermek yerine, soru sorma işine ilk olarak SEN kendine kendine soru sorarsan, ne kadar kişi kendisi o cevapları bulabilirse, o kadar KENDİ olabileceğini düşünüyorum.
Hayatında en çok neyi sevdin sorusuna kendini sevebilmen lazım derim ve bu da kendin olabilmekten geçer.
Ne kadar kendine çokça soru sorabilme kapasitesine sahipsen, o kadar çok anlarsın kendini, gerçek sevmeyi, kendin olabilmeyi ve kendin kalabilmeyi. Neyi sevmen veya sevmemen gerektiğini de...
KENDİN OL!!!
HAYATINDAKİ en çok kendini SEV... Kendini tanı... Çünkü her şey sende başlıyor. Çünkü sen sadece bir cisim değilsin, çünkü her cevher sende saklı... SEV, ama ilk önce kendini.
Sevgiyle kal,