Cezmi Ancil


Kaybolan Mektuplar!

Mektuplarım vardı benim bir zamanlar sakladığım duvar dolabında. Kerpiç evlerin duvarlarında hasret toplar mektuplara işlenen cümlelerim vardı.


 

Mektuplarım vardı benim bir zamanlar sakladığım duvar dolabında. Kerpiç evlerin duvarlarında hasret toplar mektuplara işlenen cümlelerim vardı. Her kış damlar loğlanırken sivinkleri köpüçlenirdi dökülmesin diye. Tıpkı çamura karışan duvarlarda ayrılıklarda biriken o özlemlerin saklanması gibi. Damda beklerken geceleri ya da yıldızların altında mektuplardan sonra. Sevdiğini göstermek için kenarları resim çizili ya da gözyaşıyla ıslatılırdı. Ha Loğ dedim ya, şimdiki nesilin hiçbiri bilmez Loğ nedir. Dam uçlarına siving ya da süvünk denmesini. Yöresel uydurma kelimelerdir çoğunlukla bunlar, ama mektuplar gerçektir her daim…

Bir bakmışsın askerden gelmedir belki mektup, anne ve baba özlemi kokan. Kenarları süslü, çocukça, ya da genç kızlar gibidir. Şimdikiler onu da bilmez. Buram buram o özlem ve aşk kokan mektuplar, cep telefonu çocuklarından önce vardı.

Kayıp şimdi benim mektuplar, üç beş tanesinin dışında. Belki de daha çoktur. Halen sevdiğini kaleme dökenler. El altından avuca tutuşturulan sevgi sözcükleri dolu kağıt notlar gibi.

‘’Seni seviyorum’’

Ya da, "benimle arkadaş olur musun", Benimle çıkar mısın da denmezdi. Ne güzel kelimedir arkadaş söylemek. Tıpkı Yılmaz Güney’in dediği gibi; 'Boynu bükük arkadaş'…

Bazen de ufak bir çocukla elden gönderirdik sevgi satırlarının dolu olduğu mektupları...

"Abla şunu alsana, o abi sana yolladı"

Kızarırdık mahcubiyetten. Bazen de arsızca gülümserdik….

Gurbet mektupları en içlisidir. Ya çalışmaya gidilince büyük şehirlerde yoksulluktan kerpiç duvarlı evlerde ya da tuğladan çevirme evlerde.

"Seni de yanıma alacam" taahhütleri üç beş kuruş kazanınca dökülür ağzımdan.

Islatılarak kapattığım mektuplarda postanede pul yapıştırırken son kez öperdim. Bazen kuyruk olur uzar giderdi ellerde mektuplar…. Genç kızların renkli zarfı, erkeklerin ise gömlek düğmesi kapalıydı en üstten. Mektup yazmış ya birine bazende kasıntılıydı manita havalarında…. Şimdi bi anda triplere girmek denir ya…

Okuldan yollanmıştır belki de okumaya giden gurbet ellerde. Okuyup adam olaca, okumayan adam değilmiş gibi…. Okuyan da iş arardı mesela inşaat, kahve, restoran… Herneyse bunların hepsi mektuplara sığmayan hasretlik ve aşklardır…

Benim mektuplarım kayıp şimdi.!

Ve ben mektuptan çok özlemleri unuttum aslında. Hasretlik çekmenin güzelliğinde özledim mektuplarımı…

Mektuplarımda eskilerim de kayıptır benim şimdi.

Çocukluğum, aşklarım, özlemlerim…

Yani kısacası mektuplarım kayıp…

Zamanla büyük binaların altında kaldı bir zamanların kerpiç evleri ya da tuğladan çevirme kireçli evler…

Mektuplarımın tümü altında….

Kenarları süslü.

Aşk kokan…

Adıyaman

26.12.2024

  • İMSAK 06:07
  • GÜNEŞ 07:34
  • ÖĞLE 12:32
  • İKİNDİ 15:01
  • AKŞAM 17:21
  • YATSI 18:43

38. Chaos Communication Kongresi Hamburg’da Başlıyor

Hannover’de Yılbaşı Havai Fişek Yasağı ve Güvenlik Uyarıları

Çağdaş Suseven'den 24 Yıl Sonra Büyük Sürpriz!

Almanya'da Noel pazarı saldırganı hakkında geçen yıl ihbar yapıldığı ortaya çıktı

Moosburg’da SGT İstanbulspor’dan Futbol Coşkusu

St. Pauli’den Stuttgart Zaferi: Yılın Sonunda Değerli Üç Puan!