Cezmi Ancil


Kimse Var Mı Orada?

"İnsanlık, yalnızlıkla yüzleşirken bir omuz arar. Depremler, sadece doğanın değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluğumuzun da sınavıdır. 'Kimse var mı orada?' sorusu, bir insanın hayatta kalma mücadelesinin, dayanışmanın ve umudun çağrısıdır."


İnsan arayışının acı boyutudur "Kimse var mı orada?" diye haykırmak. Acıyla seslenmek bir umuda ve bir fısıltıya... Kulakların bir umut sesine kilitlenmesi, sessizce bir çığlığı duymak istercesine...

"Kimse var mı orada?" diye bağırmak aslında bir insanın yaşamı boyunca kendi kendine sessizce sorduğu ve yanında olmasını istediği bir insani çırpınışın adıdır. Ümitsizliğe kapılmanın, yalnızlaşmanın verdiği bir psikozun arayışıdır...

Kimseleri aramak, çoksesliliğin renk cümbüşü içinde ahenk içinde mutluluğu aramak gibi bazen... Oradaki kimse aslında bir insani dayanışma isteğinin omuzbaşındaki bir omuzun güvenini hissetme isteğidir bazen. Bir sevgilinin, bir annenin, babanın, kardeşin ya da bir dostun adıdır o kimse... Ve orası da hayatın kendisidir...

Yalnızlığa karşı bir arayış... Yaşamın toplumsal gerekliliği ve umudu... Kimse var mı orada diye sormak bile, hem kişisel hem toplumsal bir yıkımın depremsel sonucudur... İçimiz yanacaktı yine bir deprem sabahında...

Korkan bebelerin küçücük yüreklerinin kıpır kıpır bir sığıntı aramasının hüznü... Birbirine sokulan çocukların korkan bakışlarla sığınacak bir yer aramasının çaresizliği... İnsanın kendi sığınağının, kendi elleri ve emekleriyle kurduğu yuvasının, kendi başına yıkılmasının anlamsız cevabı...

Kimse var mı orada? Bir sokakta, bir evde ya da işyerinde, belki de bir alışveriş yerinde kendi korkularınla yüzleşmek gibi sarsıntıyla karşılaşmak... Kaçacak, sığınılacak bir alan aramak çaresizliği ne ile açıklanabilir? İlahi takdir kaderciliği mi yoksa toplumsal yaşamın şehircilik anlayışının, insani yaşam standartlarına uygunluğu adına emek vermek mi? Deprem öldürmez, ihmal öldürür denir ya... O ihmal şehirleşmelerde, modern insani düşünsel gelişkenlikle mi şekilleniyor yoksa rant ve kazanç edinmeyi insani yaşam standartının önüne koymakla mı açıklanır? Onun cevabı, "Orada kimse var mı?" diye çıkan haykırışların çokluğuyla ölçülüyor olma ihtimali, en kötüsüdür...

Orada kimse var mı diye soranlar olduğu müddetçe aslında insani değerlerin hâlâ var olduğunun bir göstergesi olmakla birlikte, dayanışma, asıl olarak insanın doğaya karşı duruşunun, doğayla barış içinde, birbirinin yaşam alanı ve doğallığına duyulan saygıdan geçer...

Doğaya saygı ve onu korumak, ona bir şeyler katmanın, onu zenginleştirmenin karşılığı insan yaşamına kazanç olarak döneceğine inanmak; en güzel şehirleşme ve toplumsal yaşamın kollektifliğinin renkliliği içinde, yanıbaşımızda bir omuz görmenin rahatlığı, depremlere karşı duyulan güven hissi olacaktır...

Orada kimse var mı? Yanıbaşındayım diyebilme umuduyla, yıkıntılar değil, yeni ve modern yapılaşmalarda omuz omuza olabilmenin arayışı olması dileğini sıcak yüreklerimizde yaşatmak, o inancı canlı tutmakla acıların üstesinden gelebilmenin yolu...

Orada kimse var mı? Ben, sen, o... Hepimiz... Varız...

 

Adıyaman

26.04.2025

  • İMSAK 04:01
  • GÜNEŞ 05:30
  • ÖĞLE 12:30
  • İKİNDİ 16:15
  • AKŞAM 19:19
  • YATSI 20:43

Hamburg'da Otobüs Saldırısı: İki Kişiyi Yaralayan Saldırgan Yakalandı

Almanya'da aşırı sağcı baba ve oğlu, silah ve patlayıcı bulundurmaktan gözaltına alındı

Yaz Aylarında Cilt Kanseri Riski Artıyor: Uzmanlar Uyarıyor

Bremen'de Kreşlere Daha Fazla Personel: Eğitim ve İstihdam Seferberliği Sürüyor

Katharina Fegebank: “Hamburg’u kalpten ve akılla yönetmeye devam edeceğiz”

Hamburg’da Yeni Dönem: SPD ve Yeşiller Koalisyonu Beş Yıl Daha Devam Edecek