Çocuklarınızın ismini koyarken neye dikkat ettiniz? Ya da isminizin manasını ve kim neden koydu diye ebeveynlerinize sordunuz mu? İnsanın adı karakterinin oluşumunda bir rol oynar mı sizce?
Bir atasözü vardır bilirsiniz, "Bir şeyi kırk kez söylersen olur" diye. Bilim adamları buna "teyzeizm" diyor. Sonuçta beynini neye inandırırsan, beynin ona inanır, derken yürekte inanır. Korktuğunu söyledikçe korkmaya, hasta olduğunu anlattıkça hasta olmaya, yapamam dedikçe daha fazla yapamamaya başlıyorsun. Yaşamımız boyunca adınızın kaç kez telaffuz edildiğini düşünün; binlerce, belki de yüzbinlerce kez tekrar edilir. O halde isminizin anlamı karakterinize yansımaz mı? Yıllar önce bir büyüğüm bana; ‘insanlar hayatı boyunca ya ismini yaşar, ya da arar’ demişti, bu söz beni çokça etkileyip düşündürmüştü… 'Düşersin deme, dikkat et düşmeyesin de'. Söz çağırır, sözün de canı vardır. Güzeli söyle, güzeli çağır… der Kemal Sayar hoca. Yani; dilinizi ve düşüncelerinizi kendi hayrınıza çevirin
.İnsan, aradığı şeydir derler. Sen neyi arıyorsun? İnsanların isimleri onları özel kılıyor, bir yerden sonra ismimiz haline bürünüyoruz sanırım. “Her insanın bir öyküsü vardır, ama her insanın bir şiiri yoktur.” Der Özdemir Asaf da… İnsan, bir şairin şiirine eklemesi lazım kendini. O zaman ne şanslıyım ki; benim için yazılmasa da, ödüller kazanmış, sevgili Ediz Servan Erdinç’in en içten duygularla kaleme aldığı bir şiirim, hatta şiirlerim var. Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 5. Cemal Şafi Şiir Yarışmasında şair, “Didem’di” adlı şiiriyle birinci oldu. İstanbul’da düzenlenen ve 1200 kişinin katıldığı şiir yarışmasında ise “Didem” adlı şiiriyle finale yükseldi. Şiirin bir bölümü şöyledir:
Uzayan gölgemizde vakit geçtikten sonra, Onsuz mısralarımı şiirden kovuyorum. Gök rengi gözlerini dem dem içtikten sonra, Sadece onu hâlâ delice seviyorum. Kadehlere sığmayan en efsunlu bade’mdi. Masallar ülkesinin peri kızı Didem’di…
Ayrıca “Vaktinden Önce” ve “La Dilruba” adlı kitapların da yazarıdır ve Derin Dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yapmaktadır Ediz Servan Erdinç. Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde doğan, Edebiyat öğretmeni Şair ve Yazar, kendini bildi bileli edebiyatın içinde olduğunu söyler. Şiire gönül vermiş kardeşimin, yolu açık olsun diyerek teşekkür ediyorum…
Bir de soy isim meselesi var ki, onunla ilgili de şiirlerim ve romanlarım bulunmaktadır.. Birçoğumuzun bildiği Ömer Lütfi Mete’nin “Gülce” adlı meşhur bir şiiri vardır.
Uçurumun kenarındayım Hızır, Güzelliğin zulme çaldığı sınır. Başım döner, beynim bulanır El etmez, gel etmez Gülce'm uzaktan dolanır.
Gülce; şair için aşkını temsil ederken, aynı zamanda onun cazibesinin ve güzelliğinin zulme dönüştüğünü vurguluyor, onunla olan ilişkisinin çıkmaza düştüğünü anlatıyor. Şiir; yazanın gönlünden süzülen nağmelerdir; ince ince, nakış nakış sözlerle işlediği…
Anmadan geçemeyeceğim bir de “Gülce” romanı var, bugünlerde ilk okumasını yaptığım. Yazarı Hakkı Cemal Doğu, beğenerek ve severek okuduğum bir yazar, hem de saygı ve sevgi duyduğum değerli bir abimdir. Bir Evrencik Masalı, Gel/me Teskere, Umudun Kanatlarında, Lacivert Gözlü Kelebek, Evrencik Ayazı ve henüz basılmamış Byzas ile Teora, Zeus Altarı, Tanrılarla Devlerin Savaşı ve GÜLCE, adlı kitapları bulunmaktadır Hakkı Cemal Doğu’nun. Sevgili abime de buradan saygı, sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum…
Sanırım artık isim konusunda kırk kere düşünecek, yaşamak ve aramak konusunu unutmayacaksınız…
Sevgilerimle….⸻