Merhaba sevgili dostlar, bu hafta sizlerle birlikte sevginin en saf ve en mahzun halini, yani merhamet duygusunu masaya yatırmak istiyorum.
Hissedebilen her bir kalp bilir ki evrende var olan her şeyin kaynağı ve bitmek tükenmek bilmeyen tüm nimetler, merhamet duygusunun aşikâr bir yansımasıdır. Ve merhamet, durmak bilmeyen bir devamlılıkla varlık üzerinde adeta şifalı bir merhem gibi tecelli eder.
Bu ulvi duygu, her insanın hayatında bir hayat felsefesi ve onurlu bir ilke haline getirilse, yaşanılan sorunların çözümünde yol gösterici bir pusula mahiyetinde olur.
Merhamet yolunu tuttuğunu sözle ikrar etmek kolay olabilir, ancak hayata geçirmesi zor diyenler için, hiç de öyle değil aslında. Karşındaki insanı kendi durumunda düşünmek, merhametli bir insan olman için yeterince büyük bir adımdır.
İnsan neyi, kimi, nereyi severse sevsin, güzel sevmenin yoludur merhamet. Her yönüyle kendine hayran bıraktıran merhamet duygusu, hayat yolunda yaşadığımız sorunları çözmede bir yol gösterici pusula niteliğindedir.
Hayat yolculuğunda edindiğim bilgiler, bana bu ulvi duygunun geliştirilebilir ve aktarabilir kazanımlar olduğunu gösterdi. İnsandan insana, insandan hayvana; velhasıl kelam tüm canlılara sevgi yoluyla bulaşır durur. Öyle ki, bir ailede merhamet duygusu eyleme geçerse, aile bireyleri arasında hoşgörüye dayalı, saygı ve sevgi içeren, kuvvetli bir iletişim sağlanır. Merhamet toplumda eyleme geçerse, zengin fakiri doyurur, güçlü zayıfı korur, savaş yerini barışa bırakır. “Dünyada cenneti yaşatan duygu merhamettir.” sözü son derecede yerinde ve son derecede gerçektir. Bu sebeple, merhametli yaşamı benimseyerek, etrafımızdaki güzellikleri çoğaltabilir ve dünyaya daha fazla neşe ve huzur getirebiliriz.