Cezmi Ancil


Müzik ve Dans

Şehirler savaşlarla değil, festivallerle güzelleşir; müzik ve dans insanlığın ortak dilidir.


İki gündür mütevazı şehrimizin Stadtfest’ine yani şehir festivaline öylesine uğradım. Bilen bilir: Almanya’da her şehrin her yıl, aynı ya da yakın tarihlerde şehir festivalleri olur. Şehir halkı festival boyunca yeme-içme dışında müzik ve dans eşliğinde gece yarısına kadar eğlenir. Bir rekabet havası bile olur… Festival güzeldir.

Festival eğlencesi sadece eğlenmek, yemek ve içmek değil; aynı zamanda ortak bir sosyal kolektivizmdir. Şehir birlik olur. Ortak danslara eşlik eden müzik, o sosyalliğin aracıdır. Tupac Şakur, Bushido ya da 50 Cent, Shakira ya da bir Alman, Amerikan veya İngiliz müzik grubu fark etmez… Müzik evrenseldir. Müziğin dili sosyal bağdır. Öyledir doğrusu. Kim ayırır, kim dışlayıcıdır — onun böyle ortak sosyallikte yeri olamaz sanırım. O, sosyalden çok içgüdüsel hareket eden kurulu bir canlıdır. Öyle olur sanırım.

Dünyanın üçüncü bir dünya savaşına evrildiği, Almanya’nın da Hitler öncesi dönemi hatırlatan bir sürece girdiği, otomotiv ülkesinden tank ülkesine evrildiği bu dönemde, Alman halkının festivallerde dans ve müzik eşliğinde ortak bir sosyal aktivitede bulunması duyarsızlık değil; yaşamın ve ortak dayanışma kültürünün ısrarı olmakla birlikte, sokaklardaki sivil toplum örgütlenmelerinin varlığı ve insanların kendilerini ifade edebilme olanaklarından kaynaklanmaktadır.

Batıyı pek bilmem ama bizim yaşadığımız kuzey-batı Almanya’da varlığını hâlâ sürdüren, eski Komsomol, Solhoz ve Kolhoz örgütlenmelerine benzer yapılanmaların kültürel olarak var olması, bu sosyal ağın gücünü gösteriyor. Özellikle köylük ve küçük yerleşim yerlerindeki kütüphaneler, köy evleri, sendika ve çiftlik evleri gibi mekânlar; oradaki insanların toplanıp ortak sohbet edebilme imkânlarıyla topluma soluk verir.

Mesela her vatandaş kendini IG Metall ya da Ver.di, DGB gibi sendikalarda ifade edebilme özgürlüğüne sahip; bu sendikalar sokağa çıkmadan da iletişim ağları sayesinde taleplerini paylaşabilip sonuç alabiliyor. Bizde nasıl olur bilmiyorum. Sendika ağalığı var mı, mı pazarlığı (MV pazarlığının yapıldığı yerler) orada mı olur bilmiyorum. Ya da işçisini bile dövebilen sendikalar… (Bu son kısmı ironik ifade etmeye çalıştığınızı varsayıyorum.)

Eski geleneklerimizde ortak eğlenceler, bayramlar ve gelenekler olurdu. Çocukluğumdan hatırladıklarım var. Şimdi Şeker Bayramı bile yok belki ama Almanya’da hâlâ var; değişik isimlerle de olsa o gün kapı kapı dolaşıp şeker toplarlar. O gün heyecanla her çeşit şeker ve çikolatayı alır; çocukların, yetişkinlerin zilleri çalmasını bekleriz. Çocukların o mutlulukları dünyanın bütün silahlarından, uçaklarından, para birimlerinden daha değerlidir.

Burun kıvıran bizim yabancılar yok mu? Nasıl olmaz… Sosyal özürlüler her yerde var. Bedava şeker dağıtılsa en önde koşanlar olduğu gibi…

Dünya ne zaman tekrar yeni bir savaşa evrilir bilinmez; ama şehir festivalleri, dans ve müzik insanlığın kültüründe her daim olacaktır. Şehirler savaşlarla değil, festivallerle güzeldir. Sosyal özürlüler, lütfen bu gezegeni kirletmekten vazgeçmenin yollarını arayın ya da sosyalleşmenin yollarını… Müzik ve dans, insanlığın ortak davranış kültürüdür.

Şehir festivalinde son gün: insanlığın sonu tehlikesine rağmen…

Adıyaman

15.09.2025

  • İMSAK 04:40
  • GÜNEŞ 06:02
  • ÖĞLE 12:27
  • İKİNDİ 15:58
  • AKŞAM 18:43
  • YATSI 19:59

St. Pauli Augsburg’u Devirdi: Tarihî Başlangıç! 2-1

T.C. Mainz Başkonsolosu Mehmet Akif İnam: “Türkiye, 2024’te 62 milyon turistle rekor kırdı”

Verfassungsschutz’un 75. Yılı: Sol Parti’den Sert Eleştiri

50 Yaş Üstü Erkekler İçin Büyük Tehdit: Prostat Kanseri

Almanya'da iç istihbaratın başına bir Türk atandı

A Milli Basketbol Takımı, Avrupa ikincisi oldu