Modern toplumlarda görülen tüketim kültüründe ihtiyaçtan ötesi vardır, bir arayıştır bu. Nesnelerin özündeki kullanış amacının dışında bir arayış… Bu, dünyada aslında az ve öz şeylere ihtiyacımızın olduğunu anlamlandırmamızı zorlaştırır.
Nesnelerin bizi kontrol ediyor olması çok paranoyakça gelebilir ama günümüzde; kullandığımız cihazların, telefon markasının, aldığımız kıyafetlerin, seçtiğimiz takıların ve tükettiğimiz daha birçok nesnenin gösterge bilimsel anlamını, imaj çeşitliliğini, yaşam biçimi bakımından bize aktardıklarını, kültürel yansımalarını düşündüğümüzde bu nesnelerin, seçimlerimizden çok daha fazlası olduğunu görebilmekteyiz.
Medyadaki reklamların çekici sloganlarıyla arzuların kışkırtıldığı dünyamızda, Condrad Lodziak’ın terminolojisiyle “İhtiyaçların manipülasyonu” yapılmaktadır yani aslında gereksinimimiz olmayan nesnelere de ihtiyaç duyar hâle gelmekteyiz.
Nesnelere pazara çıkarken bir takım propagandist anlamlar yüklenmiştir. Nesneler, oluşturduğu psikolojik etkiyle insanın içsel eksikliklerini dolduracağını düşündürür. Bu yüzden hep daha yenisi çekici gelir, doyumsuzluk barındırır ve hiçbir zaman tatmin olma duygusu oluşmaz, bu da tüketim toplumunun özelliklerinden biridir.
Tüketim kültürü, modern yaşamdaki insanın içsel yalnızlığına bir çözüm olarak koşullanır; nesneler, insanların aynı toplumsal statüde buluşmasını sağlar. Bu koşullar genelde evrenseldir ve dünyada farklı özellikleri bulunan toplumların kültür farklılıklarını benzeştirir.
NESNELER DÜNYASININ GÖZÜNDEN KENDİMİZE BAKMA HÂLİ
Aldığımız her bir nesnenin bize ne katacağını, hangi duyu ve duygularla özdeşleşeceğini düşünürüz, bu simgeleşen nesneler, bir iletişim şekli olarak dışsal dünyada nasıl göründüğümüzle de ilişkilidir. İnsanlar tarafından nasıl algılanabileceğimiz konusunda bu nesneler bize fikirler verir ve nesneler dünyasının gözünden kendimize dışardan bakarız, bunlarla düşünürüz ve sanal bir gerçekliğe doğru kaydığımızda ise kendimize yabancılaşmışızdır.
Farkında olmadan nesnelerin büyüsüne kapılabiliriz. İnsanların kendi benliklerinden uzaklaşmasının nedenlerinden birini bu büyünün etkisine bağlayabiliriz.
İnsanlar kendi içselliğinden, gerçek duygularından uzaklaşıp satın aldıkları nesnelerin dünyasının bir parçası olur ve onlara eklemlenir. Bu ise artık kendisinin sandığı ama aslında kendisinden çok uzakta bir gerçekliktir.