Eskiden ödül almak, gerçek bir başarıya işaret ederdi. Bir ödül, başarının ve o başarıyı elde eden insanın hakkıydı. Özellikle gazeteciler için ödüller çok önemliydi; zira bir haberi yazarken tüm varını yoğunu araştırmaya adayan genç gazeteciler için bu ödüller büyük bir anlam taşıyordu.
Ödül vermek için belli kriterler oluşturulur, yarışmalar düzenlenir ve en iyilere jüri huzurunda ödüller verilirdi. Yediden yetmişe herkes, ödül almanın ve vermenin ne anlama geldiğini böylece kavrardı. Ancak, günümüzde bu durumun bozulduğu örnekler de mevcut. Bu bozulma, gerçekten can sıkıcı bir hal alıyor.
Parayı Ver, Ödülü Al
Türkiye’de birçok kurum, kuruluş ve kişi tarafından parayı ver, ödülü al sistemi organize ediliyor. Muhteşem salonlarda gözde sanatçılar toplanarak ödül törenleri düzenleniyor ve ödüller dağıtılıyor. Bu, Hamburg'da iki yıldır bu tür bir organizasyonu yürüten bir gazeteci arkadaşımız için de geçerli. İş adamlığıyla ilgisi olmayan kişilerden para alarak onları yılın iş adamı yapacağını vaadediyor. Sonrasında bu kişileri Türkiye’ye götürüp ödüller dağıtıyor. Böylece, bir Ford araba satıcısı ya da bir işçi yılın iş adamı ödülü alabiliyor.
Bu gazeteci arkadaş, ödül törenlerini kendi sosyal medyasında paylaşıyor. Ancak Hamburg çevresi bu duruma pek hoşnut değil, zira herkes birbirini iyi tanıyor. Gazeteci arkadaş çevresinden gelen tepkilere ise bunun bir ticaret olduğunu söylüyor. Belki onun bakış açısından bu doğru olabilir ama gazeteci kimliğiyle halkın gözünde kötü bir imaj yaratıyor.
Gerçek Saygınlık Nerede?
Bu arkadaşımızın sosyal medya paylaşımlarına bakıyorum; gerçekten saygın genç iş insanları da bu ödülleri alıyor. Düşünüyorum, acaba bu iş insanları para ile aldıkları ödülden gerçekten haz duyuyorlar mı? Ben, haz duyacaklarına inanmıyorum. Bu arkadaşın kendilerini kullandığını er geç fark edecekler. Geçen yıl para ile ödül alan bir iş insanına sordum, "Abi hiç sorma, gaza geldim" demişti.
Ödüllerin Gerçek Adresi
İşin özü, yapma be arkadaşım. Para için insanlara ödül verme organizasyonunda yer almak sana yakışmıyor. Gazetecilik kimliğine, çevrene, sana yakışmaz. Yapma, gözünü seveyim yapma, ilerde çok başın ağrır. Bana "Görme, duyma" diyorlar, vallahi ben yapamıyorum. Ödüller adres değiştiriyor. Yurtdışında verilen ödüllere bakıyorum; o onun yakını, o onun siyasi düşüncesinde, o onun akrabası, onun kameramanı, spikeri... Gariban gazeteciler de böyle şerefsizce ödül alacaklarına şereflice gazetecilik yapsınlar. İnanın, en güzel ödül halkın ödülüdür.