Cahillik ile Sorunum Yok; İnsan ile de Yok
İzmir / Karşıyaka Çarşı. Büyüdüğüm ve hala bırakmadığım, insanları olabildiğince bozulmuş olsa da hissiyatta aşık olduğum İzmir / Karşıyaka. Çarşıda ilerlerken aldığım o haz bir başkaydı. Günün erken saatlerinde evden denize doğru iş yolculuğu, akşamüstü tatlı yorgunlukla eve giden uzun ama o renkli yolda azalışı...
Unutulmuş, kaybedilmiş ya da bilerek değiştirilmiş birçok değerin ve karakteristik özelliğin etkisiyle genelde yukarı bakarak ilerler benim gibiler Karşıyaka Çarşı’da. Çirkinlikleri daha fazla görmemek için. Bu duruş denize kadar sürer. Salar sonra kendini. Çünkü Çarşı biter, denizle kucaklaşır insan. Denizin ardında solda Bayraklı, devamında Alsancak, Konak, Göztepe ve Çeşme’ye doğru Balçova, Narlıdere, Sahil Evleri. İleride Urla, salıvermiş rüzgarları Körfez’e. Daha fazla nefes alsın diye İzmir.
Tatilin ikinci günü. Çarşı yolu üzerinde ilerlerken bir yaşlı teyzemin bana kısık sesiyle seslenişine karşılık, eğilip:
Efendim teyzecim! Duyamadım seni.
Evladım, yerdeki parayı kaldırır mısın lütfen?
Yerde, hali hazırda hiçbir alım gücü olmayan ama hala kullanımda olan bir metal kuruş vardı. Üstü başının eski olduğunu gördüğüm teyzemin fakir olduğunu ve yerdeki paraya ihtiyacı olduğunu düşünüp cebimden maddi anlamda iyi denilebilecek bir miktar parayı çıkartarak:
- Teyzecim, boş ver sen onu. Onun bir değeri kalmadı. Al şu parayı, benden sana helal olsun.
Yaşlı teyze kafasını kaldırıp bana kızgın gözlerle baktı. Şaşırdım o an. Ve daha yüksek bir sesle:
Oğlum, paranı istemiyorum. Koy cebine! Tekrar ediyorum sana. Kaldırır mısın lütfen o parayı yerden?
Üzerinde Atatürk var!
??? Bana şoklanmanın nasıl bir şey olduğunu soracak olursanız, size "tecrübe edilmiş, hem de beni İngilizcesi 'update', Türkçesi 'yenilenme' dediğimiz konuma getiren bir anım var ve o da bu yaşlı teyzem ile yaşandı" diyebilirim.
İlk hissettiğim, içine düştüğüm durum büyük bir utanç oldu. Ve birilerinin ömrünün son anlarında bile kendi değerlerine ne denli bağlı olduğunu görüp duygulandım. Helal olsun teyzem. Ve senden özür dilerim; senin o bağlılığın karşısında istemeden de olsa duruma bir anlık duyarsız kalmamdan dolayı...
Çocukken yolda bulduğum ve sonradan üzerinde Arapça harfler olduğunu öğrendiğim küçük bir paketi komşu amcaya verdiğimde, onun o küçük kare şeklindeki paketi nasıl besmeleyle öpüp başına koyduğunu hatırlıyorum. Ve o kalabalığın içinde ne olduğunu merak edip açtıklarında içerisinde "kondom"u gören amcamızın yüz ifadesini hala hatırlıyorum. Hele kırmızının o tonu... Cahilliğin, inancı kırışı...
Unutulmaması gerekenleri unutmayanlara selam olsun!
"Gülümseyin..."