Mustafa Remzi Özbadem


Şemsiye mi? Çarkına Çomak mı?

“Zaman kötüler lehine işlerken, iyiliğe bir çomak da sen uzat!”


Adana'da güneşe ateş edenler varmış. Eğer amacına ulaşılmış olsaydı, güneşi çoktan öğle namazına yetiştirmiş olurduk.

Atılan mermiler nerelere düşüp kimlerin ocağını söndürdü?

Kutusu bin liradan, kaç kutuya tatmin oldu güneşe düşman aşiretleri?

Bir şapka ile çözüm daha yakınken, beyinleri bu yola iten bir “tetikleyenin” varlığıdır sorun olan.

Motoru bir traktöre takarak toprağı sürüp, ekip biçebilirsiniz. Yetiştirdiğiniz tonlarca ürünle sayısız insanı, canlıyı yaşatabilirsiniz. Aynı motoru bir savaş uçağına, bir tanka takarak binlerce insanın hayatını elinden alabilir, sakat bırakabilirsiniz.

Zaman, beraberinde ağırlıklı olarak kötülüğü getiriyor. İnsanoğlunun şu kısa zaman içerisindeki hızlı değişimi şaşırtıyor bizleri. Devamlı olarak “neden?” kelimesiyle başlayan cümleler kurduruyor bizlere. Ardına yine o ucube kelime, “keşke!” yapışıyor kanlı dillerimize.

Sorumlusu kim?
Tabii ki yine o “sistem” mi?
O malum “dört büyük aile” mi?

Ne kadar kandıracağız ya da sanalda ilahlaştırılmış bu hikâye kahramanları için kâbuslar üreteceğiz süngerleşme yolundaki beyinlerimizde? Yenilgiyi kendimize yatak yapıp, yastığımızı kader diye sarmalayıp derin derin uykulara mı dalacağız?

Çöküşün bu hızlı ilerlemesini yavaşlatmak, bazı kurtarılmış alanlarda, özelleştirilmiş topluluklarla kendi istediğimiz yaşam tarzımızı oluşturmak elimizde.

Büyük dostlukların gölgesinde, mutlu gelecek, mutlu çocuklar yetişemez mi?

Yoksa bir Çin atasözünün dediği gibi:

“Kıça giren şemsiye açılmaz.” mı?

Neymiş?
Açılmazmış.
Ve acı hep o girdiği yerdedir genelde.

İmkânınız var ise:

Dost bildiğiniz, güvenebileceğiniz, arkanızı dönebileceğiniz insanlarla — kâr oranları az olsa da — beraber iş kurun. Olabildiğince yakın komşuluğunuz olsun. İmkân varsa ortak ev projelerine girin. Aynı mahallelerde, aynı apartmanlarda oturun. Çocuklarınız beraber büyüsünler; okusunlar, oynasınlar, gezsinler. Yine imkânlar dâhilinde birbirleriyle gülsünler, eğlensinler, sevsinler, evlensinler. Olabildiğince hep beraber tatil, piknik, düğün, dernek, cenaze, çay, kahve, oralet, bira, şampanya ve ve ve...

Kötüler?

Kötü olandan hep beraber uzak durup, yeri geldiğinde karşısında bir dağ gibi durmalı. Beraber savaşıp, yine yaralarınızı kendiniz sarmalısınız.

Bitirin kötüyü, kötülüğü. Acımayın. Hiçbir anında savaşın. Üremesine, büyümesine, ilerlemesine izin vermeyin. Arka bahçemizde ayıkladığımız dikenler gibi… Yer açın çiçeklere, meyve ve sebzelere.

Zaman çok hızlı bir şekilde kötüler lehine ilerlerken, çarklarına bir çomak da biz sokalım mı?

Sokalım!
Sonra?

Tabii ki:
“Gülümseyelim…”

 

Adıyaman

07.06.2025

  • İMSAK 03:12
  • GÜNEŞ 04:58
  • ÖĞLE 12:31
  • İKİNDİ 16:23
  • AKŞAM 19:53
  • YATSI 21:32

Jannik Robatsch St. Pauli’de: Geleceğin Stoperi Hamburg’da

Lübeck’te Genç Sinema Tutkunları Aranıyor!

Almanya’da Yargıya Yönelik Saldırılara Karşı Ortak Tepki: “Hukukun Kalbine Yapılan Saldırılara Sessiz Kalınamaz”

Eyaletler Federal Hükümetten Yatırım Fonlarını Hızla Talep Ediyor

Kiel’de Pfingst Pazartesi Günü Bomba İmhası: 12 Bin Kişi Etkilenecek

Hannover’de Bakıma Muhtaç Kişi Sayısı 2042’ye Kadar %16 Artacak