Serpil ÇALIŞKANOĞLU

Tarih: 10.02.2021 21:14

SEVMEYİ NE ZAMAN UNUTTUK?

Facebook Twitter Linked-in

İnsan, yaradılışından bu yana bağlanma ihtiyacı olan bir varlık...
Birilerinin bize dokunmasına, sevmesine, saçımızı koklayıp, içten bir kucaklamasına ne kadar da ihtiyacımız var.
Her birimiz, kendi dünyamızda, geçmişten getirdiğimiz yüklerle hâlâ dimdik ayakta durmaya çalışıyoruz.
Çınar ağacı gibiyiz.
Fakat kendi iç dünyamızda kaldığımızda birçok insan için çekilmez olan bu yalnızlık, bir gölge gibi bizi takip eder. Ne onunla yüzleşmeye cesaret ederiz ne de değiştirmeye gücümüz yeter.
Haklı olarak korkar, bastırmak için ya çok konuşur, ya da çok aşırı güleriz veya etrafımızda sürekli birilerinin olmasını isteriz.
İnsanın kendi sessizliği, yalnızlığı bir zaman sonra daha bir ağır gelir.
İşte burada cankurtaran sevgidir.
Işık olur karanlığımıza. Yol olur, yolcu olur.
 
İNSANIN ACISINI İNSAN ALIR
 
Şükrü Erbaş’ın şu dizelerini anımsayalım: 
Bütün dillerin ortak şarkısı,
Bütün şarkıların sustuğu yerdir sevmek.
İnsanın acısını insan alır.
Peki,
Neden bu kadar sevgiden korkar olduk?
 
“Kırılmak istemiyorum.”
“Kimseye güvenmiyorum.”
“Sevecek kimse yok.”
“Hak etmiyor sevilmeyi.”
“Heyecan yok.”
“Sevip de ne olacak?”
“Dünya kirli, herkes kötü…”
Daha binlerce cümle yazılır, sevgiye direnen.
 
BUZ GİBİ ÜŞÜTEN KALIN DUVARLAR
 
Herkes, bu kadar çok ihtiyacı olduğu hâlde sevmemeye, sevilmemeye neden talip olur?
Sor, herkes kırgın. Sor, kimse kırmamış.
Birinin konuşurken tesadüfen elini tuttuğunuzda, omzuna dokunduğunuzda ya da bazen küçücük bir cümlede, içten bir kelimede sevgiyi hissettirdiğinizde o gözler değişir, çocuk ruhuna geri döner ve bambaşka bir insan olur.
Kalın duvarlarımız var, içimizi buz gibi üşüten.
İngiliz Yazar W. Somerset Maugham’ın sözünü aktarayım: “Hayatın en büyük trajedisi; insanların ölmesi değil, sevmeyi bırakmalarıdır.”
 
TÜM IŞIKLARI AÇMA ZAMANI
 
Yasadığımız şu süreç, aslında bunu bize çok belirgin olarak gösterdi: Evimizde olan her şey,   her imkân, bize bir insanla sohbetin, bir insanla kucaklaşmanın, sarılmanın, kalpten bakıp görmenin sıcaklığını ne yazık ki veremedi.
Biz, hâlâ sevgiyi değil, onun dışındaki her duyguyu korkuyu, endişeyi, güvensizliği besler olduk.
Aslında sevginin olmadığı her yer, karanlık kaldı...
Tüm ışıkları açma zamanı değil mi artık?
 

 
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —