Songül Şahin
Tarih: 06.12.2021 06:02
TÜRKİYE’DE VE ALMANYA’DA DİNİ BAYRAMLAR
Türkiye’de, Ramazan ve Kurban Bayramı olarak iki, Almanya’da ise bayram olarak Noel var. Her sene, 25 Aralık’ta Almanya’da kutlanır Noel. Türkiye’de ise yılda iki kere bayram kutlanır. Bu ay bitmeden iki ülkenin bayram hazırlıklarından bahsetmek istedim. Zira Almanya’da yaklaşan bayram dolayısıyla şu an kesinlikle görülmeye değer bir hazırlık ve heyecan var.
Bu hazırlıkların en önemlisi Noel Pazarı. Neredeyse her şehirde kurulur. Her şehrin bir köşesi, her yıl mutlaka bu pazara ayrılmıştır ve her sene aynı zamanda, aynı yerde kurulur. On bir ayın tüm monotonluğu yerini, tam da içerisinde bulunduğumuz şu aralık ayında cıvıl cıvıl bir atmosfere bırakır. Bir buçuk ay önceden başlar bu hazırlıklar. Sıcak şarap eşliğinde kızartılmış bademin, Noel keklerinin, waffleların (Belçika asıllı hamur tatlısı) ve birçok kendine has yiyeceğin kokusundan oluşan muhteşem atmosfer. Bu pazarlar, genellikle akşamları aktiftir. Etrafta çeşitli yerlere konulan Noel baba figürleri, Noel ağaçları, geyik figürleri ışıl ışıl süslenir. Çevreyi boydan boya süsleyen, aydınlatan renkli ışıklar eşliğinde sevdikleri ile zaman geçiren, bayramlarının yaklaşmasından dolayı bu kutlama heyecanını yaşayan, içleri enerji ve heyecan dolu insanlar. Aralık ayının 24’üne denk gelen Noel Arifesi’nde pişirilen hafif yemekler ile kutlar bayramını. Yemekten sonra aile bireyleri birbirlerine önceden almış oldukları hediyeleri verir. 25 Aralık olan Noel Günü’nde ise masalar, pişirilen ördek, yemekler ve mezeler ile donatılır. Büyük anneler, büyük babalar ve diğer aile yakınları ile bir arada olunur, kutlama yapılır, hediyeler verilir. Sokaklar, evlerin bahçeleri, balkonları hâlâ ışıl ışıldır. Bu ışıltılar, ocak ayının ortalarına doğru canlılığını korur, sonra kaldırılır.
Gelelim, bizim bayramlara. Öncelikle Ramazan Bayramı gelir. Ramazan ayı boyunca dini programlar dinlenir, hatimler okunur, peygamberlerimizin izinde yaşanılan zorluklar yad edilir, duygulanma yaşanır ve ağlanır. Kurban Bayramı’na nazaran daha dolu geçer Ramazan Bayramı. Manevi olarak içimiz huzurla dolar. Heyecan duyarız Ramazan ayı boyunca. Dışarıda yapılan toplu iftarlar bunun en güzel örneklerinden. Bayram arifesi, anneler geleneksel yemekler pişirir, tüm gün temizlik yapar ve ertesi güne hazırlanır. Bayram günü de ev ziyaretine gelenlere hizmet edilir. Bunun aslında sıradan bir günden farkı, aynı anda herkesin aynı şeye odaklanması. Bugün bayram. Adı bayram olduğu için bir heyecan sarar insanı. Yoksa yapılanların sıradan bir günden farklılığı yok, kabul edelim. Elbette böyle değildi eskiden. Yıllar geçtikçe eskiler, eskileri arattırıyor. Oysaki dopdolu geçen bir ayın sonuna daha güzel kutlamalar yakışır. Bunu özellikle büyükler ile oruç tutamayıp bayramı bekleyen çocuklar hak ediyor. Maneviyatı büyükler yaşıyor olabilir fakat çocuklar bunun farkında olamıyor. İşte bayram günü, aslında bunu dengeleme günü olmalı yani birlik ve beraberlik, kimse eksik olmadan sağlanmalı. Kurban Bayramı, neredeyse arka planda olmaya başladı. Bunu neden biraz daha canlı hâle getirmiyoruz? Kurban Bayramı öncesi kurulan birkaç bayramlık alan ile bu heyecanı canlı tutmak bizlere daha da yakışır, diye düşünüyorum.
GÜZELLİKLERİ KENDİMİZE YAKIŞTIRAMIYORUZ
Her bayram deyişimizde eskiler ile karşılaştırma gereği duyuyoruz. Bunu altmış yaşındaki de yapıyor, yirmi yaşında olan da. Çok hızlı şekilde eksilerek, azalarak giriyoruz her yeni bayrama. Her sene düzenli olarak biraz daha ve biraz daha eksildiğimizi gençler bile artık fark eder hâle geldi. Bayram var, diye güzel bir şey yapsak birileri tarafından hemen eleştirilir ama oturup ağlasak anlamı büyük olur. Güzel şeyleri kendimize yakıştıramıyoruz. Nerede güzel bir şey yapsak ya ayıp olur ya günah. Aslında sınırlarımızı bilen insanlar olup çok da güzel hâle getirebiliriz bayramlarımızı ama içinde güzel kelimesi geçtiği için çoğu kişinin aklına ayıp ve haram şeyler geldi bile. Benim güzelden kastım ailecek bir yerlerde, başka ailelerin de aynı niyet ile geldiği, içinde başta çocukların güldüğü örneğin bir sıcak helva ya da yağda kızartılan şeker şerbeti ile kızartılan geleneksel hamur tatlısı yemek. Şeker toplama geleneği de neredeyse yüzde 85 civarında kayboldu zaten.
İLKİN ÇOCUKLARIN ELİNDEN ŞEKERLERİ ÇALINDI
Öncelikle çocukların elinden alındı bu gelenek. Her köşe başından yağmalanırcasına kaçırılan, öldürülen çocuklardan sonra ilkin çocukların elinden şekerleri çalındı. Çocuklar mecburen eve hapsedildi. Eve mecbur bırakılan çocuklar bu kez misafir telaşından unutuldu. Böyle olunca da çocuklar, bayramın zevkini ileriye taşıyacak pek bir şey yaşamadı. Onlara verilen şekerler bile geçen yıldan kalma değil mi?
Ramazan sergileri vardı. İftardan sonra acele ile oralara gidilir, bayram için hazırlık yapılırdı. Şimdi yok edilen daha birçok bayramı, bayram eden özellikler.
OYSAKİ
Oysaki çocuklara hediyeler alsak, paketlesek. Hediye ne olursa olsun o görülen paket sevinci onların içini nasıl kıpır kıpır eder. Sokaklardan eve hapsedilen çocuklara evlerini cennet etsek. Ramazan sergilerini geri getirsek veya Ramazan pazarları olsa. İftardan sonra muhteşem geleneklerimizden oluşan türlü tatlıları yiyeceğimiz yerler olsa. Dışarıda yapılan iftarlara her fırsatta laf vurulmasa. Kurban Bayramı’nda etin derdine düşerek çocukları unutmasak, bir arada olmanın ne kadar önemli olduğu idrak edilse. Lütfen, bir arada olmak, olabilmek için en büyük bayramların miting alanı olmadığını çok geç olmadan görsek! Ailecek kutlayacağımız çok büyük iki bayrama zamanı varken sahip çıksak. Bayramlara sarılsak, onları yeniden el ele bayram yapsak.
SON OLARAK
Gözlemlerim doğrultusunda Almanya'daki Türklerin, önceki yazılarımda da vurguladığım gibi hem gelenek ve göreneklerine daha bağlı olması hem de Almanya'daki bayramlarla karşılaştırma imkânına sahip olması nedeniyle Türkiye Türklerine nazaran bayramları daha anlamlı kutladıkları kanaatindeyim. Ailecek bir şeyler yapma çalışması Almanya'da daha ön planda. Böylelikle birlik ve beraberlik vurgusu daha yerinde yaşanıyor. Tabii insanın bir tarafı hep ana memleketinde kalıyor, o ayrı. Her iki ülkede de bu birlik ve beraberliği güzel şekilde yaşamamız umudu ile.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —